Sistem kurarken...
"Rejim değişikliği mi – Sistem değişikliği mi?” tarzında bir tartışma sürüyor.CHPtartışmayı klasik rejim değişikliği zemini üzerinden yürüterek bu konuda duyarlı...
Ben burada şayet söz konusu olan “sistem değişikliği” ise onun da çok önemli olduğunu, onu tanzim ederken de ülkenin bütün zamanlarını düşünmek gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Şöyle bir soru sorayım:
- Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diyelim CHP’nin gösterdiği adayın seçilme ihtimali yüksek olsaydı, Ak Parti böyle bir sistem değişikliğine gider miydi?
Bunun ortak cevabının “Hayır” olduğunu, Türkiye’de, Ak Parti çevresi de dahil herkes biliyor.
Böyle bir tesbitin anlamı, Ak Parti’nin “Cumhurbaşkanlığı sistemi”ne geçişinin, Cumhurbaşkanlığına Tayyip Erdoğan’ın seçileceğini garanti görmesinden kaynaklanıyor olmasıdır. Ak Parti olarak bu işi bir “sisteme bağlamak” ise, sadece önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimini değil, bundan sonraki bütün zamanlarda seçimi Tayyip Erdoğan gibi birisinin kazanacağını öngörmek anlamına geliyor.
Şayet şöyle olsaydı, “İster önümüzdeki seçimi, ister sonraki seçimleri, mesela Ahmet Necdet Sezer gibi birisinin kazanmasında herhangi bir mahzur yok, onun partili olmasında ve Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına verilen yetkileri kullanmasında bir sakınca yok” diye düşünülebilseydi, ben katılmasam bile, Ak Parti açısından tutarlılıktan söz edilebilirdi. Ama Ak Parti, onu kendi tabanında savunamazdı. Yani bu yetkileri CHP’nin seçtirdiği bir cumhurbaşkanı da kullanacak dendiğinde Ak Parti tabanı, bunun nelere mal olacağını düşünür ve o yapıyı asla desteklemezdi.