Siyasette yeni dönem
Türkiye “muhafazakâr siyaset” olarak yeni bir döneme giriyor. İktidarda muhafazakâr kadro var ve iktidardaki kadronun içinden iki yeni muhalefet hareketi çıkıyor. Saadet (ya da Fazilet), içinden Ak Parti...
Türkiye “muhafazakâr siyaset” olarak yeni bir döneme giriyor. İktidarda muhafazakâr kadro var ve iktidardaki kadronun içinden iki yeni muhalefet hareketi çıkıyor. Saadet (ya da Fazilet), içinden Ak Parti kadrolarının çıktığı bir muhafazakâr yapıydı, bugünkü durum, Ak Parti’nin, içinden parti çıkaran bir yapı haline gelmiş olmasıdır. Saadet’in (ya da Fazilet’in) içinden kopanlar, o hareketin yıldız simalarıydı. Gül, Arınç, Erdoğan, Şener… Bugün Ak Parti’den ayrılıp yeni siyasi hareket başlatanlar da Ak Parti’nin yıldız simaları arasındaydı. Birisi Ak Parti hükümetlerinin ekonomideki iddialı dönemlerinin merkez insanı (Babacan), diğeri Ak Parti hükümetlerinin dış politikasının harçlarını karmış, uzunca bir süre o yapıyı inşa etmiş, en son Başbakanlık ve Genel Başkanlık yapmış (Davutoğlu), bir başkası ise, Erdoğan’ın yanı başında bayrağı birlikte taşıyan insandı. (Gül) Bunların her biri, Ak Parti’nin felsefesini yazacak insanlardı. Nitekim hem Ali Babacan’ın Karar’a verdiği mülakata, hem Ahmet Davutoğlu’nun “Manifesto”dan başlayıp “İstifa” açıklamasına varıncaya kadar partiden farklılaşma zemininde ortaya koyduğu metinlere bakıldığında, “Ne idik ne olduk?” tadında mesajlar içerdiği görülür. İktidarda gelinen nokta eleştiriliyor ve orada düzeltme imkanının kaybolduğu düşüncesiyle dışardan yeni bir yapılanma ile toplum önüne yeni bir “Söylem” konulmak isteniyor. Aslında kabul etmek gerekir ki, Saadet Partisi’nin Temel Karamollaoğlu sözcülüğü ile ortaya koyduğu mesaj da toplum önüne muhafazakâr siyaset adına bir farklılığı koymuştu.