Stratejiler savaşında son durum
AK Parti yola problemli bir durumun çözülmesi zarureti ile çıktı. Evet, “Halkoyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanının anayasadaki yetkilerle köşkünde sakin sakin oturması” mümkün olmazdı. Bu...
AK Parti yola problemli bir durumun çözülmesi zarureti ile çıktı. Evet, “Halkoyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanının anayasadaki yetkilerle köşkünde sakin sakin oturması” mümkün olmazdı. Bu çözülmesi gereken bir problemdi. Cumhurbaşkanı'nın, hem başat liderlik özellikleri bulunan, hem Ak Parti'nin kurucu lideri olan Tayyip Erdoğan gibi birisi olması, problemi ete kemiğe büründüren ayrı bir gerçeklikti.
Bu sorunu çözmek sağlam bir gerekçeydi.
MHP “sorunu çözme” gerekçesiyle destek verince Ak Parti'nin stratejik artısı başlamış oldu.
Ak Parti artı MHP, tabanlar itibariyle birbirine yakın, Türkiye siyasetinin “Muhafazakar – demokrat alan” diye nitelenen kesiminin önemli yekununu oluşturuyordu.
Hedef, bu iki parti tabanındaki farklılaşmayı gidermek, en azından en aza indirmekti. Bunun yanında bugüne kadar oluşmuş rezerv alanlarını izale etmek de önemliydi.
Liderliklerin bunu planlaması lazımdı.
- Terörle mücadele önemli bir duyarlılık alanı idi. Ak Parti son dönemde MHP'nin eleştirilerini izale edecek bir tavrın içine girdi.
- Batı'ya yönelik tepki, hele Türkiye'nin bekasına yönelik Batı kaynaklı saldırılar söz konusu olduğunda birleştirici bir söylem alanı olabilirdi. Bu noktada Batı'da Erdoğan karşıtlığı ile bütünleşen acayip bir Türkiye sorgulaması gerçekleşti. Bu da içerde farklılıkları izale eden bir yansıma oluşturdu.