Suriye'nin geleceği Türkiye'nin kaygıları
Evet, masadayız. Türkiye - Amerika - Rusya. Suriye'yi konuşuyoruz. Ama işler çok karmaşık. Bir kere, bizim “Tehdit” olarak nitelediğimiz PYD-YPG hem Amerika'nın hem Rusya'nın himaye alanında. En son ABD...
Evet, masadayız.
Türkiye - Amerika - Rusya. Suriye'yi konuşuyoruz.
Ama işler çok karmaşık.
Bir kere, bizim “Tehdit” olarak nitelediğimiz PYD-YPG hem Amerika'nın hem Rusya'nın himaye alanında.
En son ABD Dışişleri Bakanlığı Geçici Sözcüsü Mark Toner, “PKK bizim için hâlâ bir terör örgütüdür" dedikten sonra sanki bıyık altından güler gibi, ya da nanik yaparak “saygıyla” notunu ekleyip “PKK ve YPG arasında bağlantı olduğu yönündeki görüşe saygıyla karşı çıkıyoruz” diyor.
Bu arada, Esed rejimine de gelecek sunulmuş gibi görünüyor. Sanki bizim için de Esed rejimi YPG'ye göre ehven-i şer rolü üstlenmiş gibi.
Kala kala herkesin ortak düşmanı olarak DAEŞ kalmış bulunuyor.
Hala Suriye'deyiz. Fırat Kalkanı harekatı, El Bab'a vardı, durdu. Oradan ötesi Amerika ve Rusya için sorun oldu. Münbiç sorun mesela. Amerika, Türkiye'nin Suriye'deki varlığını sorun olarak görüyor ve onun için de “Rakka'yı DAEŞ'ten birlikte kurtaralım” gibi taleplerimize olumlu cevap vermiyor. Aksine, eylem ortağı olarak bizim tehdit olarak gördüğümüz YPG'yi tercih ediyor.
Şu ifadeler de ABD adına Mark Toner'ın son YPG güzellemeleri:
"YPG'yi Suriye'nin kuzeyinde bulunan SDG içerisinde uzun zamandan beri destekliyoruz. Daha önce belirttiğimiz gibi onlar DEAŞ'a karşı mücadelede ve ortadan kaldırılması için çok etkililer. Şimdiye kadar yaklaşık 6 bin kilometreyi ve 4 Kasım'da operasyon başladığından beri de Rakka civarında 100'den fazla köyü DEAŞ'ın elinden aldılar."
Önümüze sürekli “Burası Suriye toprakları. Suriye'nin meşru yönetimi hala Esed yönetimi. Onun çağırdığından başkasının bu topraklarda bulunması meşruiyyet dışı” söylemi çıkarılıyor.