Tarafınızı seçerken...
Seçimlerde oy verilirken elin vicdan üzerine konulduğu ve bir tercihte bulunulduğu kabul edilir. Vicdan ise doğuştan getirilen insani hassasiyetler yanında, değer yargıları ve çıkarlar silsilesi içinde oluşan bir...
Seçimlerde oy verilirken elin vicdan üzerine konulduğu ve bir tercihte bulunulduğu kabul edilir.
Vicdan ise doğuştan getirilen insani hassasiyetler yanında, değer yargıları ve çıkarlar silsilesi içinde oluşan bir kıstaslar dünyasıdır.
Birini tercih etmemenin de arka planı vardır, tercih etmenin de.
Daha somut çerçevede partiler planında konuyu güncelleyebiliriz:
Bir insan, bir tercihte bulunduğunda, birçok adayı da tercih etmemiş demektir ve tercihin de tercih etmemenin de kendi durduğu yere göre sebepleri olmalıdır. Diyelim CHP’yi tercih eden bir kişi, Ak Parti’yi de, MHP’yi de, HDP’yi de tercih etmemiş, yani onlarda kendini bulamamış, onları hem kendi değerleri açısından hem Türkiye’yi yönetebilirlik açısından yeterli görmemiş demektir.
HDP’yi seçen de diğer partileri seçmezken benzeri bir değerlendirme yapmış olmalıdır.
Ak Parti’yi ya da MHP’yi tercih edenlerin de, diğerlerine karşı benzeri rezervleri bulunmalıdır.
Bir de “Ben şu partiyi önceliyorum ama o olmazsa şuna da oy verebilirim” tavrından söz edilebilir. “İkinci parti tercihi” denilen hadise. Burada da bu ikisi diğer partilerden ayırt edilmiş olmaktadır.
Ak Parti’nin oy tabanı, muhafazakar-demokrat toplum kesimleri başta olmak üzere hizmet ağırlıklı politikaları önemseyenlerden oluşmaktadır.
Bu kitlelerin etkilenme sebebi hizmet artı muhafazakar değerlerin korunması ve sistem restorasyonudur denebilir.
Burada “muhafazakar değerlerin korunması” konusu da biraz daha açılmayı gerektiriyor.
Türkiye, statükonun İslam’la ve dindar toplum kesimleriyle ilişkisinde ciddi sorunlar yaşanan bir ülkedir. Nerede ise tüm Cumhuriyet dönemi bu alanda yaşanan devlet-toplum ilişkilerindeki gerginliğin tarihidir. Tek parti dönemi de o sancıyı içerir, çok partili hayatta yaşanan askeri müdahale dönemleri de.