Yaşasın millet!
Yaşasın millet. İlk selamlamamız gereken o. Koca millet “Yok öyle” dedi. Arkasına bakmadan, sağına soluna bakmadan, “Kim var yola çıkacak, haydi meydanlara” dendiğinde bayrağını alıp yollara...
Yaşasın millet. İlk selamlamamız gereken o. Koca millet “Yok öyle” dedi. Arkasına bakmadan, sağına soluna bakmadan, “Kim var yola çıkacak, haydi meydanlara” dendiğinde bayrağını alıp yollara düştü. Kadını, erkeği, genci yaşlısı ile. Türkiye - 2016 bu. Ben Mısır’da darbe olunca “Orası Türkiye’nin 1960’larını yaşıyor” demiştim. O zaman bize de, Başbakan asılırken sadece “Sadece ağlamak” düşmüştü. Ama darbe yiye yiye darbelere başkaldırmayı öğrendik. Yenilgi yenilgi gelen zafer bu. İşte başardı millet, selam ona. Kendisine karşı kullanılan tankları esir aldı, üzerine çıktı ve “Senin görevin milleti vurmak değil, milleti savunmak” dedi. Selam ona. Bu millet tavrı, darbecilik geleneğini bir daha dirilmemek üzere mezara gömdü.
- Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’a selam. Onun 17-25 Aralık ve Gezi eylemleri karşısında gösterdiği halk önderliği, 15 Temmuz gecesi bir kere devreye girmiş ve bir kere daha Türkiye’yi bir badireden kurtarmıştır. Böylece 27 Mayıs’ın rövanşını millet kazanmıştır. Bu, şehit Adnan Menderes’in de rövanşıdır. İktidar - Muhalefet gruplarıyla Meclis’in, Hükümetin dirayeti de selamlamaya değer.
- 15 Temmuz gecesi yaşananlarda TSK’nın hiyerarşik yapısının darbe karşısında kararlı tavır koyması da tarihi bir nitelik arz ediyor. Kutlamak ve yürekten selamlamak gerekiyor.
- Bir selamı polislerimiz, özel harekatçılarımız hak ediyor. Onlar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bir ayağını ifsad eden güruha karşı ilk direnç noktası oldular ve devletin dayanağını oluşturdular. Yürekten kutlamak lazım.
- Bir selam da hemen tüm farklı renklerde yayın yapan medyanın, muhalefet partilerinin gösterdiği dayanışmaya göndermek lazım. Bir musibet bin nasihatten iyidir, denir ya. Çok yaman bir musibeti yaşadık ve bu ortamda birlik ve beraberliğin, iç barışın, hiç olmazsa belli konularda aynı sesi yükseltmenin ne kadar hayati olduğunu gördük. Hani “İçerde de el sıkışılması lazım” denildiğinde düşman sıralaması yapıp, altına bir dolu isimler yazmayı marifet bilenlerimiz, muhalefet liderlerinin “demokrasi”ye hiçbir özel siyasi rezerv koymaksızın çok net biçimde sahip çıkmalarını, dünlerde “düşman” diye nitelenen medya gruplarının kararlı biçimde demokratik tavır sergilemelerini şayan-ı şükran olarak gördüler. Musibet bu, nasihat bu.