Yeni anayasa Başkanlık
Böyle bir yazı yazdığımda ne kadar halkın birincil gündemine temas etmiş oluyorum, doğrusu kestiremiyorum. Evet, siyasetimizde böyle bir sıcak gündem var ama halkın gündem sıralamasında bu konu sanırım ilk...
Böyle bir yazı yazdığımda ne kadar halkın birincil gündemine temas etmiş oluyorum, doğrusu kestiremiyorum. Evet, siyasetimizde böyle bir sıcak gündem var ama halkın gündem sıralamasında bu konu sanırım ilk sıralarda değil.
Bununla birlikte bazen siyaset, halkın acil gündem olarak görmediği ancak sağlıklı bir sistem yapılanması için “hayati” nitelikte değerlendirdiği bir konuyu da “gündem” haline getirmek isteyebilir. Elbette o “gündem”i halk için de hayati hale getirebildiği ölçüde halk desteğini bulacaktır.
“Yeni anayasa zarureti” konusunda hemen tüm partilerin ortak eğilimi olduğu gözleniyor. Oysa bu bile, mesela acil gündem olarak “terörle mücadele” yanında halk için ikinci planda görülebilir.
Başkanlık sistemi ise öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, onunla birlikte de Ak Parti kadrolarının önerisi ile “Türkiye için olması zaruri” bir yönetim modeli olarak gündeme geliyor.
Bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti kadroları, Başkanlık sisteminin halkın birincil gündemi haline getirmek üzere bir halkla ilişkiler çalışması yapıyor. Bunda Meclis’te anayasa değişikliği için yeterli sayının bulunmaması ve tercihin bir gün “Halk oyu”na kalacak olması ihtimalinin etkisi olmalı.
Bu noktada bir problem, halkta “Başkanlık adına acil gündemi ıskalama” algısının oluşması riskidir. Bu riski ortadan kaldırmak için “Başkanlık Türkiye’nin hangi meselesine hayati çözüm getirecekse onun inandırıcı biçimde anlatılması” zarureti vardır. Gerek Cumhurbaşkanı’nın, gerek Ak Parti kadrolarının ve gerekse bu sistem değişikliğini anlatmak üzere ekrana çıkan ya da köşe yazanların inandırıcı gerekçeler ortaya koyması gerekiyor.
Bu noktada ikinci problem, Başkanlık talebinin “Erdoğan’ın başkanlığı” ile bağlantılı olarak gündeme geldiği algısının nasıl yönetileceği konusudur.
Başkanlık ve “muhtemel başkan” söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akla gelmesi son derece tabiidir. Ne de olsa liderlikle ilgili bütün derecelendirmelerde Erdoğan, tartışmasız ilk sırada yer almakta, bu da “muhtemel başkan”lıkta ikinci bir isme şans tanımamaktadır.
O zaman başkanlık sistemi söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olduğu takdirde başkan seçileceği adeta kuşkusuzdur.
Buradan baktığımızda Başkanlık tartışmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bağımsız düşünme imkanı yoktur.
Eğer böyleyse “Başkanlığı Erdoğan endeksli düşünüp karşı çıkıyorlar, aslında öyle değil, Başkanlık başlı başına Türkiye için hayati önemdedir” söylemi, çok inandırıcı bir söylem olmamaktadır.