ABD ve Batının tavrı ne olacak?
ABD Başkanı Trump Cemal Kaşıkçı olayını yakından takip ettiklerini ve bu konuda hem Suudi Arabistan’la hem de Türkiye’yle irtibat halinde olduklarını muhtelif açıklamalarında dile getirdi. Önemli bir...
ABD Başkanı Trump Cemal Kaşıkçı olayını yakından takip ettiklerini ve bu konuda hem Suudi Arabistan’la hem de Türkiye’yle irtibat halinde olduklarını muhtelif açıklamalarında dile getirdi. Önemli bir husus ise bir açıklamasında Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğu binasına girdiğinin ve bir daha çıkmadığının kesin olduğunu dile getirmesidir.
Zaten mesele de burada düğümlenmektedir. Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girdiğinin ve sonra da çıkmadığının kesin olması. Türkiye’nin elinde bunun kesin olduğunu ispat edecek yeterince bilgi ve belge var. Aydınlatılmaya çalışılan husus da Suudi Arabistan’ın tezinin yani onun konsolosluk binasından çıktıktan sonra kaybolduğu iddiasının doğru olup olmadığı değil Kaşıkçı’ya binanın içinde ne yapıldığı hususudur. Çünkü onun binanın içinde tasfiye edildiği konusunda herhangi bir tereddüde mahal yok. Bu kesin bir bilgidir ve konuyla ilgili açıklamalarında nispeten kaypak ifadelere yer verme ihtiyacı duyan Trump bile bu gerçeği kabul etmek ve dile getirmek zorunda kalmıştır. Çünkü aksini söylemesi veya bu hususun henüz netleşmediği iddiasında bulunması durumunda Suudi Arabistan’daki sağmal ineği korumak için çok kaypak bir tavır sergilediği iyice açığa çıkacak.
Bu durum karşısında Kaşıkçı’nın Suud yetkililer tarafından tasfiye edildiği gerçeğini bütün herkes kabul etme zorunluluğu duymaktadır ve duyacaktır. Dolayısıyla Suudi Arabistan’ın sıkıştırılması gerekir. Eğer kaçırdıysa ve bir yerlerde sağ olarak bekletiyorsa mutlaka yerini açıklamak zorundadır. Bu konuda dünya kamuoyuna bir bilgi veremezse öldürdüğü kesinlik kazanacaktır ki şu an da durum böyle olduğunu gösteriyor.
Bu durum karşısında Suudi Arabistan’a baskı yapılması gerekir. Devlet yönetimlerinin bazı önemli açıklamaları olsa da ciddi anlamda Suud rejimini sıkıştıran ve Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında kaybolduğu gerçeğinin hiçbir şekilde üstünün örtülmesinin mümkün olmadığını hatırlatan belirgin açıklamalar yaptıklarını göremiyoruz. Fransa, Suudi Arabistan’a şeffaf olması çağrısında bulundu. ABD, olayın aydınlatılması için Türkiye’yle birlikte çalışması talebini dile getirdi. Bazı küçük çaplı tepkiler oldu.
Devletlerden bağımsız olarak çalışan sivil toplum kuruluşlarının, basın yayın organlarının ve iktisadî kuruluşların yetkililerinin bazı zikre değer tavırlar sergiledikleri görüldü. Ama Suudi Arabistan’ı olaydaki suçunu kabul etmeye ve konunun aydınlatılması için en azından bazı gerçekleri itirafa zorlayacak bir adım atılmadığını görüyoruz.