İhanet rejimleri Filistin halkını temsil edemez
Bahreyn Çalıştayı’nda Filistin halkının hiçbir şekilde temsil edilmediğini daha önce dile getirmiştik. Direniş grupları bu çalıştayın Yüzyılın Anlaşması’nın ekonomik...
Bahreyn Çalıştayı’nda Filistin halkının hiçbir şekilde temsil edilmediğini daha önce dile getirmiştik. Direniş grupları bu çalıştayın Yüzyılın Anlaşması’nın ekonomik zeminini oluşturma amacı taşıdığını düşündükleri için başından itibaren tavır gösterdi ve Filistin adına hiç kimsenin katılmamasını istediler. Direniş gruplarının ve genelde Filistin halkının sergilediği tavır Ramallah’taki Filistin hükümeti açısından da belirleyici oldu ve bu hükümet de çalıştayı boykot etti.
Dolayısıyla Bahreyn Çalıştayı, Filistin topraklarındaki sorunun iki tarafı durumundaki İsrail ile Filistin halkı veya onu temsil yetkisine sahip birileri arasında değil Arap dünyasındaki dikta rejimleri, çalıştayı organize eden ABD ve İsrail arasında gerçekleştirildi. Bunlar ise Filistin meselesi konusunda ihtilaflı tarafları değil ittifak halindeki güçlerin ortak cephesini oluşturmaktadır.
Filistin meselesi konusunda İsrail’in tutumu ile Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin tutumunun aynı olduğu hatta söz konusu ülkelerdeki hakim rejimlerin İsrail’in çıkarları için İsrail yönetiminden daha fazla çaba harcadıklarını bizzat siyonist yorumcular dile getirmişlerdir.
Söz konusu ihanet rejimleri gerçekte Filistin meselesine adil bir çözüm bulunması için değil ABD ve İsrail’in taleplerinin yerine getirilmesi amacıyla Filistin halkına ve bu halkı savunan direniş gruplarına baskı yapmak için siyaset yürütüyorlar. Bu yönetimlerden Filistin davasına, bu davanın asıl sahiplerinin kabul edebileceği bir çözüm formülü üretmeleri beklenebilir mi?
Suudi Arabistan, siyonist işgale karşı mücadele eden Filistin İslami Direniş Hareketi’ni “terör” listesine dahil etti. Yani bu konuda sergilediği tavır ABD ve İsrail’in sergilediği tavrın aynısı. Hatta onlarınkinden biraz daha katı olduğunu söylemek mümkündür. Böyle bir ülkenin, siyonist işgalden zarar gören halkı ve bu halkın özgürlüğü için mücade eden direniş örgütlerini temsil etmesi, onlar adına karar vermesi mümkün müdür? Aynı şey, Mısır’daki Sisi cuntası, Bahreyn ve BAE’deki dikta rejimleri için de söz konusudur. Gazze’ye uygulanan ambargo ve ablukanın bekçiliğini yapan yönetim Mısır’daki Sisi cuntasıdır. Bahreyn ve BAE’nin Filistin davası ve bu dava için mücadele edenler karşısındaki tutumu Suudi Arabistan’ın yani İsrail’in tutumu ile aynıdır. Dolayısıyla Bahreyn’deki çalıştayda toplananlar, ortaya atılan planları aralarında görüşenler sürmekte olan meselenin muhalif tarafları değil siyonist işgalle aynı safta yer alanlardır.