Liberman’ın ve Abbas’ın tavrını okumak
Bundan önceki yazıda sözünü ettiğim ve El-Cezire’de yayınlanan haberlerde konuşturulan İsrail ordu sözcüsü; “İsrail güçlüdür. Hamas, İslâmî Cihad gibi terör...
Bundan önceki yazıda sözünü ettiğim ve El-Cezire’de yayınlanan haberlerde konuşturulan İsrail ordu sözcüsü; “İsrail güçlüdür. Hamas, İslâmî Cihad gibi terör örgütlerini nazarı itibara alacak değildir” diyordu. İşgal rejiminin Savunma Bakanı olarak nitelendirilen gerçekte Saldırı Bakanı olarak nitelendirilmesi gereken dolayısıyla söz konusu ordu sözcüsünün de üstünde bir mevkiye sahip olan Avigdor Liberman ise tam tersini söyleyerek istifa etme yoluna gitti. Liberman istifa ederken işgal rejiminin ateşkesi kabul ederek Filistin direnişi önünde yenilgiyi kabul ettiğini dile getirdi.
Liberman aslında işgal rejiminin, Filistin direnişinin kararlı duruşu ve onurlu mücadelesi karşısında ateşkese mecbur kaldığını, Netanyahu’nun saldırganlık konusunda kendisinden farklı olmadığını ama olayların devam etmesinin İsrail’i ciddi şekilde sarsacağını gördüğü için ateşkesi kabul etmek zorunda kaldığını, başka bir seçeneğinin olmadığını kendisi de biliyor. Ama önümüzdeki seçimlere hazırlık yapmak amacıyla bu yenilginin sorumluluğunu Netanyahu’ya yüklemek istiyor ve kendisinin bu ateşkesi onaylamadığını ortaya koyarak kenara çekiliyor. Aynı tavrı 2014 Savaşı’nda da sergilemişti. O zamanki amacı da siyasiydi.
Liberman’ın sergilediği tutum Beyrut kasabı olarak tanınan Ariel Şaron’un tutumuna çok benziyor. 2005 öncesinde Gazze tamamen siyonist işgal rejiminin işgali altındaydı ama o zaman da işgale karşı burada mücadele veriliyordu. Ariel Şaron o dönemde muhalefette olduğu zaman iktidarı elde ettiğinde Gazze’nin işini bitireceğini iddia ederek oy kazanmaya çalışıyordu. Ama iktidara gelmesinden sonra Gazze’den tamamen çekilmek, orada yahudi yerleşimciler için inşa edilmiş lüks villaları kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı. Liberman da şimdilik oy potansiyelini artırmak amacıyla işgal rejiminin zorunlu olarak kabul ettiği bir ateşkesi güya reddediyor ve bakanlıktan istifa ediyor. Ama diğer yandan kendisinin Netanyahu’nun makamında olması durumunda yapabileceği başka bir şey olmayacağını da çok iyi biliyor.
Gazze’de son yaşanan olaylar siyonist işgal karşısında Filistin direnişinin hazırlıklı olmasının büyük bir önem arz ettiğini bir kez daha ispat etmiştir. Fakat Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas, Filistin iç uzlaşması konusunda sürekli Gazze’deki direniş gruplarının silahlarını teslim etmesini şart koşuyor. İşgal rejiminin, Büyük Dönüş Yürüyüşü eylemlerinin sonlandırılması konusunda Filistin direnişiyle anlaşmaya yanaştığı zaman da engelleyen Mahmud Abbas oldu. Abbas, işgal rejiminin anlaşma yapmaması için kendisinin iç uzlaşmanın sağlanması konusunda Gazze’deki grupları silahlarını teslim etmeye zorlayacağı ve bunu başarabileceği konusunda işgal rejimini ikna etti.
Geçtiğimiz Çarşamba akşamı, Filistin’in sosyal medyasında Mahmud Abbas’ın El-Halil’deki güvenlik teşkilatının başında yer alan Albay Ahmed Ebu’r-Rab’ın siyonist işgal güçlerine ait bir jeepin tekerleğini değiştirirken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Fotoğraflarda albay rütbesindeki Ahmed Ebu’r-Rab lastikleri değişirken işgal rejiminin erleri yanında adeta onunla dalga geçer gibi ayakta poz veriyorlardı. Bu manzara Abbas yönetiminin işgal rejimi karşısında düştüğü sefaleti gösteriyordu. Bu, direnişi terk edip işgalcilerle güvenlik işbirliği anlaşması yapmanın doğurduğu bir sonuçtu.