Sınırları aşabilmek
Dünkü yazımızda İslâm dünyasındaki sıkıntıların bazılarından ve mübarek Ramazan ayı münasebetiyle yardımlaşmayı ve dayanışmayı artırmanın, zor durumdaki insanlara...
Dünkü yazımızda İslâm dünyasındaki sıkıntıların bazılarından ve mübarek Ramazan ayı münasebetiyle yardımlaşmayı ve dayanışmayı artırmanın, zor durumdaki insanlara ulaşmanın öneminden söz etmiştik. Ben de Allah’ın izniyle Ramazan’ın ilk günlerini İHH’nın insanî yardım faaliyetlerine destek veren gönüllü bir ekiple, zor durumdaki ailelere yardım ulaştırmak amacıyla yürütülen faaliyetlere katılmak üzere Tunus’ta geçirdim. Ekipteki bir arkadaşımız İHH’nın genel merkezinde İslâm dünyasına yönelik yardımların koordine edilmesiyle ilgilinen görevli elemandı. Diğerlerinin tamamı Türkiye’nin farklı şehirlerinden, bu tür insanî yardımlara destek ve katkı amacıyla yer alan gönüllü kişilerdi. Bu gönüllüler arasında farklı şehirlerden ve farklı mesleklerden şahıslar vardı. Kendilerini bir araya getirerek birlikte Tunus’a yolculuk etmeye ve orada şehir şehir, köy köy, sokak sokak dolaşarak yardım dağıtmaya sevk eden ise zor durumdaki insanlara ulaşma konusunda gösterdikleri hassasiyetti. Bu çalışmaya öncülük ve çalışmayı organize eden ise artık Türkiye’deki iyilik sahiplerinin bütün İslâm âlemine yardımlarını ulaştırmak için çok geniş bir dayanışma ağı oluşturmuş olan İHH idi.
Ekip halinde Tunus yolculuğumuz 18 Mayıs Cuma günü saat 15.00’te İstanbul’dan hareketle başladı. Türkiye’yle Tunus arasında iki saat zaman farkı olduğundan, başkent Tunus’un Kartaca Havaalanı’na vardığımızda iftara henüz üç buçuk saat vardı. İHH’nın birlikte çalıştığı ve Tunus içinde faaliyet yürüten bir insanî yardım kuruluşu olan Emel (Ümit) Derneği’nden bizi karşılayan arkadaşlarla birlikte otele gidip eşyalarımızı yerleştirdikten sonra vakit kaybetmeden Emel Derneği’ni ve ona bağlı Yetimlere İyilik (İkrâmu’l-Eytam) birimini kısa süreliğine ziyaret ettik ve ardından hızla, başkent Tunus’un kenar semtlerinden birinde yetim çocuklardan, onların aile efradından ve diğer yoksullardan oluşan dört yüz kişilik bir ihtiyaçlı gruba iftar yemeğinin verileceği tesislere ulaştık. İftar yemeği almak isteyen kalabalık bizden önce gelip tesislerde toplanmıştı. Gerçekten ihtiyaçlı oldukları ve evlerinde yiyecek bir şey bulmakta zorlandıkları için bu tesislere geldikleri belli oluyordu. Bu arada tesislerin sahibiyle de tanıştık. Normalde burayı ticari amaçla kullanıyormuş. Ancak Ramazan’da tamamen karşılıksız bir şekilde bu tür iftar programlarına tahsis ediyormuş. Kendisi ve personeli de iftar programlarına yardımcı olmak için çalışmaya devam ediyorlarmış. Fakat personel o kadar insana ulaşmakta zorlandığı için bizim arkadaşlarımız ve İHH’nın partner kuruluşu Emel Derneği’nin görevlileri de yemek dağıtma işine yardımcı oldu.
İftar programından sonra aynı yerde, yardım almak için Emel Derneği’ne başvuran ve ihtiyaçlılık durumlarına göre kendilerine öncelik verilen yüzden fazla aileye İHH’nın gönderdiği yardımlarla hazırlanan gıda paketleri dağıtıldı. Normalde verilenler belki sadece Ramazan ayı boyunca bazı önemli gıda ihtiyaçlarını karşılayacaktı. Ama kendilerine bu yardımların verilmesinden dolayı son derece mutlu oldukları gıda paketlerini aldıkları zamanki yüz ifadelerinden belli oluyordu.
İkinci gün yine aynı dernekle Tunus’un en fakir bölgelerinden olan Kayravan’a yolculuk ettik ve orada önce bir merkezde sonra buraya gelemeyen ailelerin evlerini tek tek dolaşarak yüzlerce yardım paketi dağıttık. Gittiğimiz evlerdeki insanların durumu gerçekten yardım için çok yoksul, son derece zor durumda olan ailelerin seçildiğini gösteriyordu. Bütün yoksul ailelere ulaşma imkânı olmadığı için zorunlu olarak öncelikliler seçilmişti. Bu seçimi de Kayravan bölgesinde yardım çalışması yapan ve Emel Derneği’yle yardımlaşma içinde olan yerel bir yardım kuruluşu yapmıştı. Çünkü bu kuruluş o bölgede kimlerin daha fazla ihtiyaçlı olduğunu daha çok biliyordu.
Bu konuya inşallah devam edeceğim.