Uluslararası hukuk “bağımsız” mıdır?
Güney Afrika’nın, Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail aleyhine soykırım suçlamasıyla dava açması siyonist vahşete tepkili bütün vicdan sahipleri tarafından takdir edildi. Arap ve İslam...
Güney Afrika’nın, Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail aleyhine soykırım suçlamasıyla dava açması siyonist vahşete tepkili bütün vicdan sahipleri tarafından takdir edildi. Arap ve İslam dünyasından hiçbir ülkenin cesaret edemediği böyle bir davayı Güney Afrika’nın açabilmesi ona ayrıcalık kazandırdı.
UAD’nin siyonist işgal rejiminin talebini reddederek davayı işleme almayı kabul etmesi ve işgal rejiminden soykırımı önlemek için gerekli tüm tedbirleri almasını istemesi olumlu bir gelişme sayılmakla birlikte tatmin edici olmaktan ve işgal rejiminin soykırım faaliyetlerini sonlandırma konusunda etkin bir fonksiyon icra etmekten uzaktır. Güney Afrika’nın istediği de sadece ihtiyati tedbir değil saldırıların derhal durdurulması için acil karar alınması idi.
İşgal rejiminin soykırım yaptığına dair nihai hükmün hemen çıkmasını, uluslararası hukuk mekanizmasının işleyiş tarzını az çok bilen hiçbir hukukçu ve politikacı beklemiyordu. Ama şu aşamada, siyonist vahşetten kaynaklanan facianın ve felaketin sonlandırılması için fiili bir sonuç doğuracak, etkin yani...