Zulme karşı güç birliği

Bugün İslam coğrafyasında yaşanan en büyük sorun zulüm sorunudur. Zulüm yerine göre Müslümanların topraklarını işgal eden yabancı güçler tarafından, yerine göre de İslam...

Bugün İslam coğrafyasında yaşanan en büyük sorun zulüm sorunudur. Zulüm yerine göre Müslümanların topraklarını işgal eden yabancı güçler tarafından, yerine göre de İslam toplumlarının içinden çıkmış ama onların değerlerinden son derece uzak olan yöneticiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Fakat yapılanların zulüm olarak görülmemesi için onlara çeşitli gerekçeler bulunmaktadır. Uygulamalar bazen haksızlıklara yasallık kazandırmak amacıyla çıkarılan yasalar çerçevesinde yürütülüyor ve buna da “adaletin uygulanması” adı veriliyor. Yani zulüm doğrudan yasaların içerisine yerleştiriliyor ama adı “adalet” oluyor. Bazen de herhangi bir yasal çerçeve aranmadan, açığa çıkarılmayan yollarla yürütülüyor.

Zulmü engellemenin yolu ise haktan ve adaletten yana olanların güç birliği oluşturmasıdır. Yüce Allah da bu konuda Müslümanların yapması gerekeni şu âyetiyle hatırlatmaktadır: “Bir tecavüze uğradıklarında birlikte karşı koyarlar.” (Şura, 42/39)

Bugün İslâm âleminde ve Müslümanların azınlık olarak yaşadığı ülkelerde Müslümanlara zulmedenlerin kendilerini bu derece cüretkar hissedebilmelerinin sebebi karşılarında haktan ve adaletten yana gerçek bir güç birliğinin oluşmamasıdır. Ondan dolayı zulüm güçleri haktan ve adaletten yana olanların aralarında güç birliği oluşturmalarına öncülük edebileceklerin önlerini kesmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Çünkü böyle bir güç birliğinin kendilerinin zulümde bu derece rahat ve sorumsuz hareket etmelerine fırsat vermeyeceğini biliyorlar. 

Bugün dünyada çeşitli uluslararası ittifaklar ve güç birlikleri var. Ama bunlar zulme karşı gerçek anlamda bir tavır sergiliyor değiller. Birçoğu zulmedenlere karşı bir şeyler yapmak yerine küresel emperyalizmin dünya çapında zulüm uygulamalarına bir meşruiyet kılıfı uydurmak için çalışıyorlar. 

Zulme karşı güç birliği oluşturulması için en önce düşünce zemininin iyi oluşturulması gerekir. Örneğin önemsediğimiz, değer verdiğimiz güçlerin bile zulümden yana tavır alması durumunda bunu reddedebilmeliyiz. Suriye’de bu konuda örnek bir duruş sergilenememesinin sıkıntısını yaşadık ve hâlen de yaşıyoruz. İran’ın zulme, oradaki zulüm rejiminin uygulamalarına arka çıkması karşısında onun dünya çapında bir güç olmasını arzulayanların birçoğu Suriye’deki zulüm uygulamalarını haklı çıkarmaya kalkıştı. Bazıları da bu zulüm uygulamalarını her ne kadar haklı çıkarmasa da zulümden etkilenenlerin de aslında suçlu olduklarını, birilerinin oyununa geldiklerini dolayısıyla kötüye alet edildiklerini ispat etmek için çeşitli gerekçeler oluşturmaya çalıştılar. Bütün bu gerekçeleri oluşturmanın asıl amacı ise buradaki zulüm uygulamalarına destek veren İran’ın aslında haklı olduğunu, yanlış yapmadığını anlatmak için zihinleri etkilemeye çalışmaktı. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zihinleri işgal edilenler ülkenin tepesine çökerse! 21 Kasım 2024 | 143 Okunma Sudan’daki eşkıyalar siyonist eşkıyalarla yarışta! 16 Kasım 2024 | 278 Okunma Riyad Zirvesi ve bildirilerin gücü! 14 Kasım 2024 | 1.258 Okunma Dünyada değişen dengeler 09 Kasım 2024 | 43 Okunma En kötüden daha kötü ne olabilir? 08 Kasım 2024 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar