Atatürk'lü İnönü'lü başkanlık savunmasına örnek
ANAYASA değişikliğinde ikinci tur görüşmeleri başlarken hatırlatayım dedim.Birinci turda, Meclis’teki konuşmalardan aklımda şu kaldı. İçinde Atatürk ve İnönü geçen argümanları...
ANAYASA değişikliğinde ikinci tur görüşmeleri başlarken hatırlatayım dedim.
Birinci turda, Meclis’teki konuşmalardan aklımda şu kaldı.
İçinde Atatürk ve İnönü geçen argümanları Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da kullandı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da.
İkisi de geçmişten örnek getirdi.
Fakat biri isabet ettirirken diğerininki ters tepti.
Bozdağ yanlış yaptı, Yılmaz doğrusunu gösterdi.
AK Parti konuşmacılarının, aradaki farktan ders çıkarabileceği keskin bir kontrast oluşturdular.
BOZDAĞ’IN ATLADIĞI REALİTE
Bekir Bozdağ, ‘tek adam rejimi kuruluyor, parti devletine geçiliyor’ eleştirilerine cevap yetiştirirken başvurdu o cümlelere.
“Atatürk’ün, İnönü’nün yaptıklarını yapıyoruz, o dönemin uygulamalarına geri dönüyoruz” mealinde şeyler söyledi.
Oysa en hızlı Atatürkçüler bile, il başkanlarının vali olduğu ‘parti devleti’ uygulamalarını savunmuyor bugün.
En fazla günün koşulları öyleydi, şartlar zorladı filan diyorlar.
En ateşli ‘Milli Şef’çiler bile tek adamcılıkla övünmüyor.
Aksine ‘çok partili dönemin kapılarını İsmet Paşa açtı, CHP açtı’ diye gururlanıyorlar.
Baykal dahi CHP’nin tek adamcılık ve parti devleti geçmişine sahip çıkmadı konuşmasında.
O mirası muhafazakâr kesimin kötülemediği, hayırla yâd ettiği hiç oldu mu?
Ne savaş şartları ne istiklal mücadelesi koşulları ne devrin otoriter rejim modası... Hiçbir mazeret, muhafazakârların gözünde tek adamcılığı meşrulaştırmadı, parti devletçiliğini doğru yapmadı.
Hâlâ buğz ederek anmıyor, hâlâ çağrışımlarından yaka silkmiyor, hâlâ tahribatından illallah etmiyorlar mı?
Kutuplaşma dediğimiz kavga bile o dönemden bize miras kalmadı mı?
O günün koşullarından dolayı tek adamcılığı, parti devletçiliğini hoş gören bir tabanı olsaydı, Bozdağ haklı olabilirdi.