Bakan Selçuk’a ince bir hatırlatma

Farkında mısınız, Kocaeli’deki intihar vakasında hemen herkes konuştu ama asıl konuşması gereken kişi hiç lafa girmedi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan tek söz işitilmedi. Sözünü...

Farkında mısınız, Kocaeli’deki intihar vakasında hemen herkes konuştu ama asıl konuşması gereken kişi hiç lafa girmedi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan tek söz işitilmedi.

Sözünü esirgeyen biri mi, değil, hiç öyle bir izlenim bırakmadı.

Okulların, öğrencilerin ve velilerin sorunlarına vakıf değil de kafasını toplamak için zamana mı ihtiyacı var derseniz... Başından beri çizdiği profil tam tersi, alanına gayet hakim ve zihnen hazırlıklı bir başlangıç yaptı.

Öyleyse okullardaki zorunlu kıyafet tartışmasından bihaber olamaz.

Tektip kıyafet istenmesinin veliler üzerinde mali baskı oluşturup oluşturmadığı hakkında da mutlaka bir kanaate sahiptir.

Kıyafet dayatmasının olumlu ve olumsuz yan etkilerine dair de bir fikri vardır mutlaka, getirisini götürüsünü çoktan etüt etmiştir.

O halde, İsmail Devrim adlı bir velinin trajik intiharıyla bu konu arasında bir bağ kurulduğunu mu bilmiyor ki hiç sesi çıkmadı.

Suskunluğunu neyle açıklayacağız?

Yani kaç gün geçti üstünden, atanması kamuoyunda en iyimser karşılanan bakan, kamuoyunu derinden sarsan bir olayın yüzüne dönüp bakmadı bile. Herhangi bir duyarlılık belirtisi göstermedi.

‘Alınamayan okul pantolonu yüzünden intihar’ iddiası, bizzat gerideki eşin sesinden topluma mal oldu...

Valilik ve savcılık iddiaya el koydu, tekzipler yayınladı...

Sesin sahibinden bir ret ya da inkar gelmediği halde, ne uydurma ne karalama denebilmiş haberi yayan gazeteci suçlandı, gözaltına alınıp bırakıldı...

İlgili Milli Eğitim Müdürlüğü, şart koşulan pantolonun alınamadığını ve babanın bunu kendine yedirememiş olabileceğini doğrularken lise öğrencisinin kapıdan çevrilerek rencide edildiğini yalanladı...

Ve tüm bunlar olurken Bakan Ziya Selçuk hiçbir aşamada tartışmaya müdahil olmadı, hiçbir ihtimal üzerinde durmadı, hiçbir tarafına eğilip el atmadı. Yadırganası değil mi?

Ne bir yerinden tuttu, ne taraf oldu. Kendi konumunu ve sorumluluğunu zerre enterese etmeyen, bakanlığını ilgilendirmeyen bir olay gibi uzaktan izledi.

Urfa’ya ziyarete gittiğinde, ‘okulla ilgisi yoktu, mektepli değil alaylıydı’ demeden, öğrencilere rol model diye Kazancı Bedih’i örnek göstermişti oysa. Yeni Kazancı Bedihler çıkarmaya ihtiyacımız olduğunu söyleyen bir bakandan söz ediyoruz. Duyarlı, ilgili, sıcakkanlı, ayırmadan kucaklayan bir bakan...

Fakat Kocaeli’deki insani krize gelince, bakanlığını alakadar eden bir yanı yokmuş gibi sessiz, tepkisiz kalmayı seçti.

Nedenini çözebildiniz mi?

Umarım, her defasında sorunları yok saymayı en iyi çözüm diye öneren eski Ankara cereyanlarına kapılmamış, çabucak uyum sağlamamıştır.

Umarım sorunu, dile getirenin kendisinde arayan, suçu konuşanda gören ve sebebi aydınlatmak yerine sonucu karartmayı, açmak yerine üstünü kapatmayı, yani susturup konuşturmamayı esas alan bir ‘sorumluluk üstlenmeme’ felsefesine adapte olmamıştır.

‘O mesele çok hassas kaşımayalım, bu aşırı nazik ellemeyelim, şunun sırası değil dokunmayalım, öbürü de provokatif, kurcalarsak elimizde patlar, dallandırıp budaklandırmayalım, iki güne unutulur, diş sıkıp geçiştirelim’ gibi bir siyaset anlayışını benimseyeceğini sanmam.

Sorunları biriktirmek en kötüsüdür, vaktinde müdahale edilmezse dağ gibi yığılır, bir tek bunda yanılıyorumdur umarım.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Batı'da hakimler de varmış sivil toplum da 22 Kasım 2024 | 530 Okunma Öcalan ne anlasın bunlardan? 21 Kasım 2024 | 712 Okunma Ankara'nın kapalı kapıları ardında neler oluyor? 20 Kasım 2024 | 3.474 Okunma Savaş kapıdaysa hazırlık el kitabımız hani nerede? 19 Kasım 2024 | 589 Okunma Serdar Ortaç'a kıyamayan devlet baba yüreği 16 Kasım 2024 | 556 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar