Belediyelerde çok başlılığa dönüş
AK Parti'nin devlette çok başlılıktan yana olmadığını biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başından beri neyi savunduğunu da; üst düzey bürokratlar iktidarlarla gelip iktidarlarla gitmeliydi. . .
Hatta Cumhurbaşkanlığı sistemiyle bunun hayata geçirme fikri de kendilerine ait. Genel müdür yardımcısı düzeyinden valilere kadar, atamayla gelen en tepedeki 500 yüksek bürokrat, iktidar değişimiyle birlikte kendiliğinden değişecekti hani...
Her seçimden sonra, görevden alınmayı beklemeden tazminatlarını alıp gideceklerdi. Öyle idare mahkemesinden göreve iade kararı aldırarak seçilmişlere ayak bağı olamayacaklardı.
Halka kim hesap veriyorsa kimle çalışacağına da o karar verecekti, Danıştay değil. Böyle bir hak olabilir miydi?
Milli iradeye takoz koymak, iş yaptırmamak ülkeye yazık ve ihanet değil miydi?
Davul seçilmiş otoritenin boynundayken, tokmak atanmış memurların eline mi bırakılacaktı?
Kendi kadrosunu kurup inandığı bürokratlarla çalışamayacaksa nasıl başarılı olacak, vaatlerini nasıl yerine getirecekti siyasetçiler? Gelenin eli kolu rahat olamayacaksa seçim yapmanın ne anlamı vardı o zaman?