Gülşen'in densizliği ve softa eşkıyalığı
Karar Gazetesi Yazarı Akif Beki'nin bugünkü (26.08.2022)''Gülşen'in densizliği ve softa eşkıyalığı'' başlıklı yazısı.
Şarkıcı Gülşen, 30 Nisan'daki konserinde birine güya espriyle takılırken densizlik etmiş. Süzme densizlik.
"İmam-hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor" diyerek karalayıcı bir genelleme yapmış, bir kesimi aşağılamış.
Nefret suçudur, ciddi ayrımcılıktır, şaka kaldırmaz. Savunulacak tarafı da yok.
Savcılık, videosu ortaya çıkar çıkmaz re'sen soruşturma başlattı. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçundan.
Aşağılama var mı, var. Zaten Gülşen de hatasını kabul etti, özür diledi.
Fakat "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun şartlarını karşılıyor mu, çok tartışılır.
Yasa ve gerekçesi açık. Soyut bir saygısızlık değil, kamu barışını bozmaya elverişli olacak, bunu da amaçlayacak. Açık ve yakın bir tehlike oluşturacak.
Örnek isterseniz, söyleyeyim.
Muhalefeti, terörist ve hain diye hedef göstermek, bu tanıma uyar. Sokakta defalarca somut sonuç doğurmuştur. Gazeteci ve siyasetçilere yönelik siyasi saldırılara yol açmıştır.
Oysa Kılıçdaroğlu'nun, ölümden döndüğü linç girişmindeki saldırganlar bile tutuklu yargılanmadı. Nerede kaldı arkasındaki tahrikçiler, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtanlar!
Fiili saldırıya dönüşmüş, kamu barışı ve güvenliğini bozmuş dolduruşlar; halkı kin ve düşmanlığa tahrik sayılmadı, hala da sayılmıyor.
Bugün "Gülşen tutuklansın, TCK 216" kampanyasında başı çekenlerin, o saldırıların tahrikçilerine tutuklama istediği duyulmadı. Saldırıları haklı gösterip aklayanlara 'orada dur' dedikleri, saldırganları kahramanlaştıranları kınadıkları da...
Gülşen'in densizliği, imam-hatiplilere iftira ve aşağılama. Nefret suçu.
Ama imam-hatiplileri şiddet eylemlerinin hedefine koymayı amaçladığına, halkı galeyana getirdiğine, bundan dolayı da kimsenin imam-hatiplilere saldırabileceğine dair hiçbir belirti, yakın veya açık tehlike görünmüyor ortada.