İrtica değil ilahilerin arabeskleşme
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED), müfredattaki yeniliklere ‘Atatürk’ün müzik devrimine aykırı’ diye itiraz ediyor. Yani itiraz, müzikte karşı devrim yapılmasına. İlkokul birinci sınıftan...
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED), müfredattaki yeniliklere ‘Atatürk’ün müzik devrimine aykırı’ diye itiraz ediyor. Yani itiraz, müzikte karşı devrim yapılmasına. İlkokul birinci sınıftan itibaren ‘ilahi’, yedinci sınıfta da ‘tekbir’ ve ‘salat-ı ümmiye’ ile segâh ve hüzzam makamları öğretilecekmiş. O zaman şehit cenazelerinde Chopin’in Cenaze Marşı’nı çalmak yerine, Itri’nin Tekbir bestesinin icra edilmesi de mi karşı devrim sayılacak? Ve irtica hortladı diye ayağa mı kalkılacak? Hayır, mesele basit kanonlarla çoksesli şarkıların programdan çıkarılmış olmasıymış. Popüler müzik de çıkarılmış, yerine mehter müziği ve dini müzik konulmuş. Üstelik, Türk müziği türleri halk, sanat, mehter ve dini müzikle sınırlı tutulurken kendi bestecilerimizin çoksesli müziği anılmıyormuş. Ayrıca tüm sınıflarda ‘çalgı çalma’ öğretimi de derslerden kaldırılmış. MÜZED, ‘çalgı çalmanın günah olduğu’ düşüncesinden mi kaynaklandığını da sorguluyor. MÜZİKTE GERİCİLİK AKIMI TUTMAZ Çıkarılacak sonuç bu mudur peki? Yani bu değişikliklerin amacı ‘yerli ve milli müzik’ görüntüsü altında dünya müziğinden bizi kopararak demokrasiyi inkar, Cumhuriyet’i ret ve Atatürk’le zıtlaşarak müzikte bir karşı devrim yapmak mıdır? Müfredattaki değişiklikler eğer bir tehlikeye işaret ediyorsa, o da laik rejimin elden gitme tehlikesi değil, bilakis dini müziğin arabeskleşmesi tehlikesidir. Çünkü müziğimiz ilk kez millileştirilmiyor.