İstanbul’un kararsız havası
Martın sonu bahar olmadı. Nisanın yarısı geçti, İstanbulluların yüzüne gülmedi hala güneş. Kasvetli, boğucu bir gökyüzüne uyandılar dün yine. Tepelerinde kara bulutlar dolaşmaya devam ediyor. ...
Fakat ne beklenirdi ki zaten. “İstanbul’un delişifek takvimi” başlığıyla Karar’da yazmıştı Beşir Ayvazoğlu. Bu coğrafyanın havasına güvenenlerin hayal kırıklığı yaşaması mukaddermiş, haklı çıktı.
‘Coğrafya kader değildir, kör talih neden yenilmesin’ umutları, başka bahara kalmadı mı bakın işte!
Midhat Cemal Kuntay’dan rivayet ediyor Ayvazoğlu. “İstanbul’da mevsim yok” başlıklı yazısında nanemolla bir Osmanlı vezirinden söz edermiş. Dört mevsimin üstlüklerini yanına almadan sokağa çıkmayan tedbir kumkuması bir paşa. İstanbul’da takvimin yalan olduğunu en iyi bu vezirin anladığını iddia ediyor üstat...
Ayvazoğlu, eskilerin “İstanbul’da iki mevsim vardır, lodos ve poyraz” dediklerini de hatırlatıyor bize.
“Ama bu mevsimler düzenli olarak birbirini takip etmez; keyifleri ne zaman isterse, o zaman şaşaalı bir şekilde arzıendam ederler. Bir bakarsınız kış ortasında bahar, bir bakarsınız yaz ortasında adeta kış” diye yazdığında, bahara çalıyormuş penceresine vuran hava. Takvim yaprakları 31 Aralık 2017 tarihini gösteriyordu oysa.