Muhalefetin muhatabı askerle polis mi?

Karar Gazetesi Yazarı Akif Beki'nin bugünkü (12.01.2022)'' Muhalefetin muhatabı askerle polis mi?'' başlıklı yazısı.

Avukatla akademisyene bile 'siyasete karışacaksan cübbeni çıkar' diyen bir parti, iktidarda. Ve aynı şeyi, yargıçla asker ve polise karşı dahi söyletmiyor.

Emekli amirallerin ortak açıklamasına, darbe bildirisi ve askeri muhtıra muamelesi yapanlar; siyasetlerini eleştirenleri yargı bildirileriyle, asker ve polisle muhatap ediyor.

Devirlerinde Emniyet, "teşkilatımıza düşmanlığıyla bilinen bir milletvekili" lafları edip seçilmişe posta koyabiliyor.

Eski bir polis müdürlerine, yazılı tepkiyle "ahlaksız" demişlikleri de var.

Polis; muhalefet liderleriyle polemiğe girmekten, Akşener'le Kılıçdaroğlu'na laf yetiştirmekten çekinmiyor artık.

Eski Türkiye'de asker yapınca, siyasete antidemokratik müdahaleydi bunlar. Seçilmişler üstünde vesayet kurma girişimiydi, kabul edilemezdi.

Fakat eski Türkiye şartlarında bile Emniyet'ten beklenmez, akla dahi getirilmez, düşünülemezdi.

Nereden nereye!

Emniyet'in, kendisini milli iradenin üstüne çıkarması, iktidar ve destekçilerine dokunuyor mu? 'Polis vesayeti' diye milleti ayağa kaldırıyorlar mı? Hayır.


Silahlı, silahsız bürokrasinin; seçilmişlere karşı kullandığı dil ve üslup, siyasi otoriteyi rahatsız ediyor mu? Hayır.

Cüret ve cesaretlerini, iktidardan değilse nerden alıyorlar?

Memurları, siyasi polemik ağzıyla muhalefete dalaşmaya, karşısına dikilip had bildirmeye iktidar teşvik etmiyorsa... Sırtlarını sıvazlayarak kim teşvik ediyor?

Devlet memurları; muhalif siyasetçiye ayar ve muhtıra verir gibi had bildirirken muhalefetin, memura haddini ve yerini bildirmesi ise suçlaştırılıyor.

Siyasi liderler birbirlerini eleştirir, karşılıklı atışır, demediklerini de bırakmayabilirler. Ama asker, rengini belli ederek aralarında taraf tutar mı?


Erdoğan, siyasetçi şapkasıyla Kılıçdaroğlu'nu kötülerken generaller alkışladı.

Kılıçdaroğlu da yerlerini, hadlerini bilmeye ve siyasete karışacaklarsa üniformalarını çıkarmaya çağırarak komutanlara çıkıştı.

AK Parti Sözcüsü Çelik'e göre bu tepki; TSK'ya düşmanlıkmış, Yunan ağzıymış, askerimize saldırı ve komutanlara hakaretli tehditmiş.

Oysa AK Parti'nin 'demokrasi mücadelesi' geçmişinde, Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinin fazlası var, eksiği yok. O ne olacak?

Unuttular mı yine? Yoksa kendilerinin geçmiş tepkilerini, şimdi böyle mi görüyorlar? Bu bir itiraf mı diye, sormazlar mı peki?


Had ve yer bildirmek, AK Parti'nin tekelinde, bir tek kendileri yapabilir ya... Kılıçdaroğlu'ndan gelince Çelik, başka ne diyeceğini bilemedi belki de.

Kılıçdaroğlu çok ayıp etmiş, yakışıksız sözlerinden dolayı utanmalıymış.

Ne demezsiniz! Ortada, değişmeyen bir demokrasi ayıbı ve utancı olduğu muhakkak. Yalnız, bir tarafın dününde kalırken diğerinin bugününde...

Kılıçdaroğlu'nun, gediğine oturttuğu laflardan da anlaşılıyor zaten.

Hani "biz değiştik, biz hangi yanlışları terk ettiysek artık onlar yapıyor, onlar statükocu ve yasakçı" dediği laflar.

Yenilir, yutulur mu!

DEMOKRATİK MEŞRUİYET KİMDEYSE TOK SES ONDADIR

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Batı'da hakimler de varmış sivil toplum da 22 Kasım 2024 | 0 Okunma Öcalan ne anlasın bunlardan? 21 Kasım 2024 | 699 Okunma Ankara'nın kapalı kapıları ardında neler oluyor? 20 Kasım 2024 | 3.468 Okunma Savaş kapıdaysa hazırlık el kitabımız hani nerede? 19 Kasım 2024 | 588 Okunma Serdar Ortaç'a kıyamayan devlet baba yüreği 16 Kasım 2024 | 556 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar