Neden mi Hürriyet'teyim?
BANA sorsanız; kafasına 7.65 çapında 'Fransız onlusu' dayanmış bir savcının fotoğrafını poster gibi kapaktan vermezdim. Gaddar bir terör çetesinin egosunu şişirmemek, cani gururunu okşamamak için...
BANA sorsanız; kafasına 7.65 çapında 'Fransız onlusu' dayanmış bir savcının fotoğrafını poster gibi kapaktan vermezdim. Gaddar bir terör çetesinin egosunu şişirmemek, cani gururunu okşamamak için yapmazdım bunu.
Öldürmek övünülecek bir şeymiş, gurur duyulacak bir melanet işlemişler, böbürlenmeye hakları varmış gibi bir duyguya kapılmalarına izin vermemek için yapmazdım.
Hücre evlerinin duvarlarına bir icraat nişanı, bir iftihar tablosu, bir takdir belgesi gibi asılmaya müsait manşetlere imza atmamak için... O manşetlerin sergilendiği cinayet müzelerinde, öfkelerini tatmin etme vaadiyle şiddet tuzağına düşürülmüş militanlara yenilerini ekletmemek için yapmazdım.
Nasıl karanlık bir yeraltı örgütüyle karşı karşıya olduğumuzu bildiğimiz halde yerüstündeki uzantılarını masum, şirin ve sevimli göstere göstere bugünleri hazırladığımızı aklımdan çıkarmazdım.
Savcı Kiraz'ın katillerini insan hakları aktivisti, adalet talepçisi, hak arayıcısı gibi sunanların bu cüreti biraz da bizim geçmiş hatalarımızdan aldıklarını... Sempatik ve şımartıcı yayınlarımızda yüz ve güç bulduklarını...
'Mitralyözlerle vur ha vur' marşlarına 'devrimci müzik' payesi vere vere bu çeteyi Çağlayan Adliyesi'nin tepesine çıkardığımızı bir an olsun unutmaz... Bir daha çanak tutmazdım beslendikleri öfke sömürülerine.