New York’tan üç iyimser haber
ÖNCE bir anekdot: Başbakan Davutoğlu, BM temaslarını izleyen gazetecilerle cumartesi akşamı konsoloslukta bir araya gelmişti. Saat farkı nedeniyle söyleşiyi pazartesi günkü Hürriyet'te okudunuz... İşte o...
ÖNCE bir anekdot: Başbakan Davutoğlu, BM temaslarını izleyen gazetecilerle cumartesi akşamı konsoloslukta bir araya gelmişti. Saat farkı nedeniyle söyleşiyi pazartesi günkü Hürriyet'te okudunuz...
İşte o söyleşinin hemen başında Başbakan'a bir telefon geldi. Genelkurmay Başkanı hattaydı. Tunceli'deki çatışmada şehit düşen Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanı Binbaşı Yavuz Sonat Güzel için taziyelerini iletmek üzere görüşmeyi kendisi istemiş. Kederli bir sesle bu bilgiyi paylaşıp masadan ayrıldı. Görüşmesini tamamladıktan sonra döndüğünde kaybettiğimiz binbaşının nasıl 'cevval bir komutan' olduğuna dair bazı detaylar aktardı. Operasyon sırasında en önde çarpışıyormuş. Boğazı düğümlendi. Sesindeki keder bütün salona yayıldı.
Bu atmosferde başladı söyleşi...
'New York'tan Türkiye'ye üç iyimser haber' başlıklı bir yazıya neden mi bu anekdotla başladım? Çünkü buradakilerin de gözü kulağı Türkiye'de, oradan gelen acı haberlerde. Kelimeler hançerelerde takılıp kalırken buradan iyimser herhangi bir şey yansıtmanın zorluğuna dikkat çekmek istedim. Neresinden bakarsanız bakın talip olunacak bir meşgale değil ama bir yandan da kaçınılmaz.