Olan bir iPhone’lara mı oldu ki!

Hollanda’yla tutuştuğumuz savaş, Bakan Kaya’nın geri plana çekilmesi ve Şaban Dişli’nin büyükelçi atanmasıyla tatlıya bağlandı. Sıkıntılar temize çekildi, kavga geride kaldı...

Hollanda’yla tutuştuğumuz savaş, Bakan Kaya’nın geri plana çekilmesi ve Şaban Dişli’nin büyükelçi atanmasıyla tatlıya bağlandı.

Sıkıntılar temize çekildi, kavga geride kaldı, yeni bir sayfa açıldı. Gurbetçilerimizin seçtirmemek için seferber edildiği Başbakan Rutte hükümetiyle dostane ilişkiler, kaldığı yerden devam ediyor.

Ortalık süt liman olurken bıçaklanan portakallarla ödenen ticari bedeller araya gittiğiyle kalmasın mı!

***

‘Bize din savaşı açtı’ diyerek Almanya’yla Haç-Hilal cengine çağıran medya, şimdi Almanya’nın niye çark ettiğini, oy verdirmeme kampanyalarımıza rağmen tekrar seçilen Merkel’in bizle neden yakınlaşma mecburiyetinde kaldığını anlatıyor.

Türk-Alman kardeşlik hukukunun ta ecdada kadar uzanan kadim ve tarihten gelen köklerini millete yeniden keşfettirmekle meşguller.

Hitler’in dostumuz Almanlara atılmış bir dış güç kazığı, Nazizmin de Almanlara günün sonunda boyun eğdirmeye dönük bir emperyalist komplo olduğunu yazan bile çıktı.

Yerini tam tersi dolduruşlar alırken eski galeyanlar, patlayan kur farkıyla birlikte güme gitmesin mi!

***

Avrupa Birliği de artık o dünkü Haçlı İttifakı değil. Müslüman dünyasının lideriyiz diye üstümüze salmak için topladığı Haçlı ordularını dağıttı.

Hilal’den vazgeçemeyeceklerini ve bize sırt dönemeyeceklerini gördüler, can ciğer kuzu sarması kardeşliğimiz küllerinden geri doğuyor.

Haç-Hilal savaşı dolduruşlarını pompalayan medya, şimdi de bize AB’nin paraya pula sıkıştığı için yüzünü tekrar Türkiye’ye döndüğünü bildiriyor.

O gelgitte, başımıza ne zarar ziyan geldiyse ezanlarımızı susturup bayrağımızı indirmek isteyen küffarla kutsal gazada olduğumuz için geldiğine inanıp da dünden bugüne neyin değiştiğini almayan akıllar yanmasın mı!

Halk kızıştırılan paranoyalarının tesirinden kurtulup kendine gelmeye çalışırken olan, kaybettiği alım gücüne ve gerçeklik duygusuna oldu.

***

Daha dün Liramıza Dolar silahıyla saldıran, iPhone’u sırtımıza hançer gibi saplayan emperyalist düşman ABD ile de stratejik müttefikliğe en kısa zamanda dönme umudumuz canlanıyor.

Birden din düşmanımız kesilen yabancı alacaklılarımız, kıymetimizi anlayıp arayı düzeltmek için çok ısrar edince kapımızda yalvartıp süründürmedik. Onlara tekrar  güven vermek, israftan tasarruf edip etmediğimizi onların itimat ettiği bir mutemede denetletmek için üstümüze düşen aklı başındalığı yapıyoruz.

Tabii ki alacaklarına mahsuben musluğun başına oturtmuyoruz. Kapitülasyon türü vergi koyma ayrıcalıkları, vergi toplama memurluğu, gişe tahsildarlığı, veznedarlık, haciz ve icra müdürlüğü gibi geçmişte Albdülhamit’ten aldıkları icrai hak, yetki ve fonksiyonlara yanaştırmıyoruz.

Bağımsızlığımıza ve üstüne titrediğimiz egemenliğimize halel getirtmiyoruz. Dümeni ne emanet ne teslim ederek harcamalarımızı kontrol ve teftiş ettiriyoruz.

Kontrolör yani müfettiş, denetçi gibi basit bir danışmanlık hizmeti satın aldığımız firmayı, geri ödeme gücümüze kefil ve güvence olması için kullanıyoruz. Doların sahiplerine teminat olsun ve bize daha fazla dolar getirme kapılarını açsın diye güvendikleri Mckinsey’le anlaşıyoruz.

İşte bu gayretler gösterilirken de olan, Liradaki erimenin yanı sıra vatanseverlik uğruna yakılan dolarlarla kırılan iPhone’lara olmasın mı! Spekülatif ataklardan yansıyan manipülatif zamlar ve hayat pahalılığı da ekstrası...

***

Üzüldüğünüz şeye bakın, dahası da var.

Ola ki dün ‘gücümüzün üstünde siyaset yapmayalım, yedi düvele bu kadar meydan okumayalım, aşırı popülizm felaket getirir, gerçekçi bir dış politika izleyelim, hamaset rüzgarları estirerek uçup kaçmayalım, dostları artırıp düşmanları hızla azaltmaya bakalım’ dediğinizde...Düşmana çalışmakla, diz çöktürme projelerine alet ve maşa olmakla, hıyanetle filan suçlandınız.

Yine de bir gafletle ‘Ben dememiş miydim’ demeyeceksiniz.

Ola ki dün suya götürülürken ‘ama orada su yok’ diye uyardığınızda, davayı satmak ve fitne çıkarmakla suçlandınız.

Yine de suya götürülüp susuz getirilirken fitnebazlık yapıp ‘e hani su nerede’ diye ayrılık gayrılık çıkarmayacaksınız.

Bizzat hamaset pompasının başında oturan medya, hamaset yapma diye üstünüze çullanıyor sonra.

Milli mücadeleyi satan yine siz olmak istemiyorsanız, bu dolduruş medyası tarafından enayi yerine konmaya doymamış gibi üstüne bir bardak su için, yarasın.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Batı'da hakimler de varmış sivil toplum da 22 Kasım 2024 | 530 Okunma Öcalan ne anlasın bunlardan? 21 Kasım 2024 | 712 Okunma Ankara'nın kapalı kapıları ardında neler oluyor? 20 Kasım 2024 | 3.474 Okunma Savaş kapıdaysa hazırlık el kitabımız hani nerede? 19 Kasım 2024 | 589 Okunma Serdar Ortaç'a kıyamayan devlet baba yüreği 16 Kasım 2024 | 556 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar