Uzayda mahsur bırakmasın Allah
Karar Gazetesi Yazarı Akif Beki'nin bugünkü (02.07.2022)''Uzayda mahsur bırakmasın Allah'' başlıklı yazısı.
Müebbet alıp Yargıtay'ın bozmasıyla tahliye edilen askeri ögrenci, Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etmiş. Meclis'te. "Harbiyeli annesi" Melek Çetinkaya ile birlikte.
CHP lideri, "FETÖ şakşakçısı anneyle darbe girişimine katılan oğlunu ağırlamak"la suçlanıyor.
Bay Kemal gerçek yüzünü göstermiş, yine FETÖ'den yana olmuş, FETÖ'cülüğü bir kez daha ortaya çıkmış.
Sanırsınız; Harbiyeli öğrencileri yargı kararıyla serbest bırakan Kılıçdaroğlu. Annelerinin hapislik suçu varken delilleri de o yok etmiş.
Milattan önce yargıda, poliste, orduda örgütlenip kumpaslar kurarken FETÖ'ye aldanmaktan da CHP sorumlu.
Her madalyonun iki yüzü var. FETÖ'yle mücadele madalyonunun da.
Birinde, yetki ve sorumluluk sahiplerine aldanma hakkı tanınıyor. Öbür yüzündeki emir kulu öğrencilere tanınmıyor.
İki yüzü birbirinden, milat çizgisi ayırıyor güya.
Fakat milat esnetilebiliyor. Kimin, hangi yüzde kaldığını ve milattan yararlanıp yararlanamayacağını belirleyen görünmez bir çizgi daha devrede.
Çizgiyi çizen taraftaysan, darbe girişimiyle suçlanan general bile olsa adil yargılanma hakkı isteyebiliyorsun. Değilsen bu hakkı savunmak, seni de darbecilerle aynı tarafa düşürüyor.
Bir anda, Sovyetler dağılırken Mir uzay istasyonunda mahsur kalan kozmonota dönüşüyorsun.
Sergei Krikalev'in, Dünya'da dönecek bir yeri yoktu. 1991'deki kargaşada akıbeti belirsizdi, aylarca bekleyecekti.
Sense bu karmaşada kurunun yanında yaş da yanmasın istediğin için, madalyonun ön yüzüne geçemiyorsun, arka yüzde asılı kalıyorsun.
Karakterlerin bazısı, madalyonlarınsa tamamı iki yüzlüdür.
Krikalev, madalyonun bir yüzünden yola çıkmıştı. O gökteyken Sovyetler dağılınca, yerdeki yüz değişti.
FETÖ'yle mücadele madalyonu döndüğünde ise yalnızca yüzler değişmedi, yerler de karıştı. Eski destekçileriyle karşıtları bir anda ters yüzlerde buldu kendini.