Yıldırmayan yıldırma taktikleri

Karar Gazetesi Yazarı Akif Beki'nin bugünkü (07.09.2022)''Yıldırmayan yıldırma taktikleri'' başlıklı yazısı.

"Gülşen'den şikayetçi olanların sayısı 702 oldu" başlığı, size ne çağrıştırıyor bilmem.

Ama ben ne zaman böyle bir haber görsem, "312 general davası"nı hatırlıyorum.

2003'te, o günkü Akit gazetesinde çıkan bir haber üzerineydi. 312 general, kişilik haklarına saldırdığı gerekçesiyle Akit'i şikayet etmişti.

"Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" başlıklıydı.

Toplu suç duyurusu, davaya dönüştü. Akit, yüklü bir tazminata mahkum edildi. Fakat batıp kapanmadı, zehirli bir dille yayın hayatını da sürdürüyor.

Hatta baskı ve yıldırma kampanyası olarak görüldüğü için, ters sonuç doğurdu. Askeri vesayetle mücadele adına destek ve dayanışma bulmasına yaradı. Akit'i şımarttı, güçlendirdi, karalayıcı nefret söylemlerine iftiracı özgüveni dahi kazandırdı.

Ters tepmesine rağmen AK Parti, yine de bu yöntemi sevdi ki benimsedi. Her fırsatta kullanıyor.

Orijinali işe yaramış sanki. Toplu şikayetçiler, istediklerini elde etmiş mi ki; kopyası, taklitleri işe yarasın?

Abdurrahman Dilipak; İstanbul Sözleşmesi'ni savunan AK Partili kadınlara karşı, Akit'te zehir zemberek bir yazı döşenmişti. "AKP'nin papatyaları" diyeydi. Hakarete giren ifadeler de içeriyordu.

En yenilir yutulur eleştirilerinde; "AK Parti içindeki AKP'liler"i, "FETÖ'nün zihniyet ikizi gibi" davranmakla suçluyordu. "Hem uluslararası fonlarla desteklendikleri, hem de kamu fonlarını kullandıkları"nı söylüyordu.

AK Parti'de sert tepkiyle karşılandı.

Fakat Dilipak'a sözlü mukabeleyle yetinilmedi. AK Parti kadın kolları, Türkiye genelinde suç duyurularıyla yargıya da taşıdı yazıyı.

Toplu suç duyurularının amacını, İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan, şöyle açıklamıştı:

"Umarız ki Genel Merkezimizden ve 81 ilimizden, 922 ilçemizden yapılan bu çağrılar vesilesi ile bundan sonra kalemini siyasal tehdit aracına kimse döndürmez."


2 yıl geçti...

Dilipak'ı sindirdi mi peki, sivri kalemini köreltti mi, gözünü korkuttu mu? Hayır. Hakarette değil ama yazıdaki görüşlerinde ısrar etti. Geri çekilmedi.

Suç duyurularıyla yıldırma, sindirme yöntemi başarılı olsaydı; Dilipak'ın Akit'teki yazılarına geçen hafta son vermeye gerek kalmazdı.

Bu bile Dilipak'ın artık susup pısarak sesini keseceği anlamına gelmiyor. "İki namaz kıldın diye ekonomi düzelmez" yollu çıkışıyordu dün yine Cübbeli Ahmet'e.

Gülşen'de de farklı olmayacak, şarkılarını daha gür söyleyecek, alkışı daha kuvvetli olacak. Parayla sahne alıyordu, artık eğlenmenin yanında dava için de dinlenecek. Statüsü değişti, kitlesinin gözünde sembolik bir değere kavuştu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Batı'da hakimler de varmış sivil toplum da 22 Kasım 2024 | 322 Okunma Öcalan ne anlasın bunlardan? 21 Kasım 2024 | 709 Okunma Ankara'nın kapalı kapıları ardında neler oluyor? 20 Kasım 2024 | 3.470 Okunma Savaş kapıdaysa hazırlık el kitabımız hani nerede? 19 Kasım 2024 | 588 Okunma Serdar Ortaç'a kıyamayan devlet baba yüreği 16 Kasım 2024 | 556 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar