MEB’in “marka değeri”

Eğitimi, şirket terminolojisinden alınan son moda kavramlar eşliğinde konuşmak öteden beri karşı olduğum bir durum. Ne var ki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) başlattığı pek çok uygulama için bu...

Eğitimi, şirket terminolojisinden alınan son moda kavramlar eşliğinde konuşmak öteden beri karşı olduğum bir durum. Ne var ki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) başlattığı pek çok uygulama için bu kavramlara müracaat etmekten çekinmiyor. Toplam Kalite (TKY), Stratejik Plan, Performans vd…

Konu MEB olunca ben de Bakanlığın genel eğilimine uygun olarak şirket dilinden bir kavram ile derdimi daha iyi anlatabileceğimi düşündüm. Başlıktaki “marka değeri” yazıya böylece ilişmiş oldu. Bilinirlik, güvenilirlik, saygınlık, hizmet kalitesi gibi bileşenleri dikkate alarak günümüzde küçük işletmelerin dahi önemsediği bir meseledir marka değeri. MEB için konu edildiğinde ise marka değeri, eğitim sisteminin çıktıları üzerinden konuşulabileceği gibi Bakanlık bürokrasisinin performansı üzerinden de tartışılabilir. Bunun için geçenlerde medyaya da yansıyan çarpıcı bir örnek var elimizde.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından MEB Personelinin Görevde Yükselme, Ünvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Ataması Hakkında Yönetmelik hükümlerinde 13.1.2018 tarihinde bir değişiklik yapıldı. Bu değişiklik aynı tarihte Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu değişiklik ile ilçe mili eğitim müdürü atamalarının ne şekilde yapılacağı yeniden düzenlendi. 13.01.2018 tarihinden önce öğretmen kadrosunda bulunan birisi ilçe milli eğitim müdürü olarak atanabiliyordu. Ancak söz konusu tarihten itibaren yürürlüğe giren yönetmelik maddesi gereğince ilçe milli eğitim müdürü kadrosuna atanmak için yazılı ve sözlü sınavını kazanarak şube müdürü kadrolarına atanmış ve iki yıl şube müdürü olarak görev yapmış olmak şartı getirildi. Ne var ki bu değişikliğin yürürlüğe girmesinden birkaç hafta sonra gerçekleştirilen ilçe mili eğitim müdürlüğü atamaları bu yönetmeliğe aykırı biçimde gerçekleştirildi. Bakanlık bu süreçte ikinci bir yanlışa da imza attı. MEB bu atama sürecinde kadrosu ilçe milli eğitim müdürü olan personele hiçbir gerekçe söz konusu değilken “tenzili rütbe” uyguladı.

Ankara Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosundan alınarak tenzili rütbe ile sınıf öğretmeni kadrosuna görevlendirilen Şefika Biçer üzerinden anlatırsak olayın vehâmetini daha net olarak görmek mümkün olacaktır. Hatırlanacağı üzere Şefika Biçer, ilçe milli eğitim müdürü olarak ataması yapıldığında Türkiye’nin ilk başörtülü ilçe milli eğitim müdürü olarak medyada gündem olmuştu.

Şefika Biçer geçtiğimiz yıl Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alınmış, açtığı davayı kazanarak geri dönmüş ancak kısa süre sonra Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilmişti. 31 Ocak 2018’de yapılan atamalarda ise normal prosedür gereği muadili bir makama görevlendirilmesi veya araştırmacı kadrosuyla merkeze çekilmesi gerekirken “tenzili rütbe” yapılarak ilkokul öğretmeni kadrosuna görevlendirildi. Atamadaki ikinci usulsüzlük ise yerine atanan kişinin yönetmelikte belirtilen şartları taşımaması. Yönetmeliğe göre atanacak kişinin yazılı sınavı kazanarak iki yıl şube müdürlüğü görevinde bulunması şartını taşıması gerekirken yeni ilçe milli eğitim müdürü ortaokul müdürlüğü görevinden gelmekte. Yani görevden alma da yapılan atama da yönetmeliğe aykırı şekilde gerçekleşiyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İnsanlar çocuklarına nasıl ihanet ederler? 29 Ağustos 2018 | 5.891 Okunma Mel Gibson, Malik Bin Nebi ve bayramlık sorular 22 Ağustos 2018 | 2.501 Okunma Kriz sıra dışı değil, sıra dışı olan… 15 Ağustos 2018 | 3.627 Okunma MEB’in eylem planı 08 Ağustos 2018 | 392 Okunma Ya inşa ederiz ya da sürükleniriz! 01 Ağustos 2018 | 3.589 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar