Nereye gitti bu muhafazakâr anne babalar?
‘Küçük resimden eğitime bakmak’ başlıklı yazısında Ayşe Böhürler, sahipsiz gündemimize dokunmuş. Çoğumuzun büyük anlatılar, hacimli söylemler, cüsseli, iri kavramlar ile...
‘Küçük resimden eğitime bakmak’ başlıklı yazısında Ayşe Böhürler, sahipsiz gündemimize dokunmuş. Çoğumuzun büyük anlatılar, hacimli söylemler, cüsseli, iri kavramlar ile hemhâl olduğu şu günlerde yakıcı gerçeğimiz olarak deneyimlediğimiz böyle bir meseleye dokunmanın başlı başına kıymetli olduğunu düşüyorum. Böyle bir vasatta eğitim meselesine, bu sahipsiz gündeme dokunan her temas önemlidir.
Ayşe Böhürler yazısında, Müslüman ailelerin çocuklarına din eğitimi verme hususunda yaşadıkları sıkıntıyı dile getiriyor. Bu alanda içerik noksanlığının altını çiziyor. Bunu yaparken dindar muhafazakâr kesimin geçmişte bu meseleyle baş etme girişimlerini hatırlatıyor. Dünden bugüne Türkiye’de birçok şeyin değişmesine rağmen bu meselenin “mesele” olarak varlığını devam ettirdiğini söylüyor.
Yazıda Ayşe Böhürler’in şu tespitleri önemli;
“İktidarın yanına yaklaşamadığımız zamanlarda yapamadığımız herşey için haklı bir sebebimiz vardı. Resmî ideoloji, Atatürkçülük, Batıcılık, Elitizm, kalite sorunu, liyakat filan derken nihayet gelip işi Beyaz Türkler’de kilitliyorduk.
Zamanla tek sebeplerin bunlar olmadığını bu işlerin hiç de zannedildiği gibi kolay olmadığını elbette gördük. Bir ülkenin eğitim politikasını eleştirmek kolaydı, ama yapmak çok daha zordu.
Eğitim politikası oluşturmanın, bırakalım büyük resmi, küçük resimde bile bunu başarmanın, bir kimlik vermenin ne kadar zor olduğunu, bunların bizim bildiğimiz eski metotlarla olamayacağını da zamanla gördük.