Şeytan taşlama- Arap taşlama
Sık sık ırkçılık eşiğine de sıçrayan Türk milliyetçiliğine gün doğdu. Şeytan taşlama itiş kakışında ezilerek ölen yüzlerce hacı üstünden Arap...
Sık sık ırkçılık eşiğine de sıçrayan Türk milliyetçiliğine gün doğdu. Şeytan taşlama itiş kakışında ezilerek ölen yüzlerce hacı üstünden Arap taşlama eylemine hız verildi.
İslamiyet öncesi dönemlerden kaldığını sandığım şu çocuksu “şeytan taşlama” ritüeli yanılmıyorsam her yıl epey hacının ölümüne yol açıyor.
Kaçak Saray sakini zatın Suudileri aklama çabaları üstüne söylenmedik söz, yazılmadık yorum kalmadı. Bir de Tırmık’ta yer vermeyelim. Zaten değmez. Yürekler acısı bir zihniyetin dışavurumundan ibaret bir değerlendirmeydi. Benzerini Soma cankırımı sırasında da yaşadık.
Geçelim.
Keza Suudi derebeyliğinin beceriksizliğinden umursamazlığına uzanan değerlendirmeleri de geçelim. Arap halk(ları) tepelerine çökmüş aşiret mirası emir ve kralları alaşağı edene kadar Ortadoğu’da bu ilkel siyasal iktidarlar sürecek. Doğrudur, sonunda askeri diktatörlüklere dönüşen Baas deneyimi bunu beceremedi. Arap Baharı da beceremedi.
Ama bütün bu gerçeklerden bağımsız bir ırkçılık, bir Arap düşmanlığı da yeniden canlandı. Kâbe’deki son faciadan yola çıkıp Arap halkına sövüp sayan, “Kalleş ve pis Araplar”dan başlayıp “Bedevi kültürünü aşamamış bu ilkellerden başka ne beklenirdi zaten” yorumlarına uzanan bir ırkçılık kol gezmeye başladı.