Muhalif

Aykırı olmak zordur. Her adımın bir bedeli vardır. Belli bir düzene ayak uydurarak, sessiz kalıp yaşamak en kolayıdır. Aklı olanın bir de fikri vardır. Fikir sahibi olmak, insanı kendi haline bırakmaz. Uyku tutmaz, rahat...

Aykırı olmak zordur. Her adımın bir bedeli vardır. Belli bir düzene ayak uydurarak, sessiz kalıp yaşamak en kolayıdır. Aklı olanın bir de fikri vardır. Fikir sahibi olmak, insanı kendi haline bırakmaz. Uyku tutmaz, rahat durmaz fikir çilesi çekenler. Herkesle aynı çizgide bulunmaları zordur bu kişilerin. Bunlar çoğu kez muhaliftir. Muhaliflik damarını diri tutukları ölçüde dikkat çeker ve fikirleri ile yol gösterici olurlar. Muhalifler için en büyük güç akıl ve zekâdır.  İhtiyacımız olan tipler aslında muhalif olanlardır. Farklı sesleri, farklı renkleri olmalı bir toplumun. Farklı bakış, düşünüş her zaman ortak aklı da beraberinde getirir. Yaşadığımız toplumsal sıkıntılar, buhranlar, karamsarlık ve umutsuzluk aslında aynı çizgide sıralanmanın tezahürüdür.  Uzayıp giden aynı çizgide zamanla sıkılganlık ve bıkkınlık olacaktır. Gelin biraz da muhalif olalım. İçimize atıp bastırdığımız duygularımızı, düşüncelerimizi, tasavvur ve hayallerimizi dışa vuralım.  Sevgimizi, çelişkilerimizi, isyanımızı içe atıp bastırmak yerine dışa vuralım.  Haydi, bir ses verin sizde!

En aykırı duygular şiirdedir. Olabildiğince uçarı ve hayalin sınırsız hudutlarında “muhalif” olmaktır kurtuluş.  Aşk, sevgi, sadakat; ihanet, aldatma, kaçış ne varsa hepsi şartsız yoğunlukta şiirdedir. Şiir,  kontrolsüz kalp atışlarında dolanan kan gibi hayatımızın içinde “muhalif” sesiyle dolaşmalı. Korkusuz, hesapsız ve cesur sesini duyurmak gerek şiirin. Tıpkı İsmet Özel'in bizi tedirgin eden haykırışları gibi. Sezai Karakoç'un her satırından hikmet fışkıran yazıları gibi.  Dünyanın iki kutuba ayrıldığı yıllarda içimize hayat kuyuları vuran ve “ Büyük Doğu” ideali ile dirilişi başlatan Necip Fazıl gibi surda bir gedik açmak gerek.

“Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
 Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..”

Necip Fazıl bu dizeleri 1947'de haykırıyor. Ardından 1950'lerde Türkiye'de derinden gelen mahsun ve mahzun muhalif seslerin iktidarı başlıyordu.  İşte bu muhalif sesler sussaydı, bedel ödememiş olsaydı tek sesli orkestrayı uzun yıllar daha dinlemiş olacaktık. Buradaki muhaliflik yol açan, yön veren ve çözüm üreten bir duruştur. Nefessiz kalan bir topluma oksijendir. Ciğerleri açan güçlü kan pompalaması gibi bir harekettir. Bu muhalif sesler her zaman olmalı.  

1940'lara gelince şiirimizdeki en muhalif duruşu şüphesiz Garip akımında görüyoruz. İçten ve süssüz anlatımıyla, hayatın akışını şiire aktaran Orhan Veli ve arkadaşları da birer muhaliftir. Orhan Veli'nin “Bedava” isimli şiirine muhalif bir gözle bakarak hayatımızı tartalım.  

“……..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Millî Eğitim 15 Aralık 2018 | 3.262 Okunma Şu okullar açılsa! 01 Eylül 2018 | 353 Okunma Eğitime adanmış bir ömür; Levent Yazıcı 30 Ağustos 2018 | 300 Okunma Zafer, bayram ve trafik 25 Ağustos 2018 | 157 Okunma Kurban ettiklerimiz 22 Ağustos 2018 | 3.590 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar