Bir idam hükmü ve bir suç duyurusu…
Türkiye'nin Mısır politikasının başından siyasi ve vicdani açılardan doğru olduğuna hiç bir şüphe yoktur.Türkiye Arap ülkelerinde baskı rejimlerinin sona ermesini, toplumsal enerjinin açığa...
Türkiye'nin Mısır politikasının başından siyasi ve vicdani açılardan doğru olduğuna hiç bir şüphe yoktur.
Türkiye Arap ülkelerinde baskı rejimlerinin sona ermesini, toplumsal enerjinin açığa çıkmasını ve demokratik seçimlerin meşruiyetini destekledi. Bu istikamette alınacak yolun Arap ülkelerinde demokrasi ve istikrarın ana koşulu olduğunu vurguladı.
Açığa çıkan toplumsal enerjinin merkezinde İslam vardı ve bu durum doğal olarak “İslam ve siyaset” iktidar düzeyinde yeniden kurulduğu ve kurulacağı anlamını taşıyordu. Ve muhtemel temaslar iki istikamete işaret ediyordu: İhvan'da olduğu gibi ileriye dönük bir demokratik dönüşüm ihtimalini içinde barındıran “meşruiyetçi hareketler” ya da IŞİD'de olduğu gibi selefi, hatta harici “radikal örgütlenmeler”…
Hemen her zaman “medeniyetçi” bir motivasyon ve iddiaya sahip olmuş AK Parti hükümetinin, bu iddiaya işaret eden böyle değişim dalgası karşısında sessiz kalması tarihsel
ve siyasi olarak beklenemezdi. İktidar dalgaya “meşruiyetçi açıdan” ağırlık koymaya çalıştı. Erdoğan'ın seçimlerden sonra Kahire'de “laikliğin erdemi” üzerine yaptığı konuşma, İhvan'a yönelik sahiplenmesi “medeniyetçi ve meşruiyetçi tutumun kesiştiği nokta”ydı.