En kritik an...
Cizre, Silopi, Diyarbakır'da çatışmalar devam ediyor. Türkiye Kürt sorununda cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı, en krizli anlarından birisini yaşıyor.Bedeli ağır olan bir dönem...Önce can. Olup biten her...
Cizre, Silopi, Diyarbakır'da çatışmalar devam ediyor. Türkiye Kürt sorununda cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı, en krizli anlarından birisini yaşıyor.
Bedeli ağır olan bir dönem...
Önce can. Olup biten her gün, her taraftan asker, sivil, militan onlarca insanın hayatına mal oluyor.
Sonra Kürt meselesi. Çözüm fikri zemin kaybediyor, siyasete geri dönüş imkanları tıkanıyor. Örgüt yeni stratejisinden “devrimci halk ayaklanması” adını verdiği bölgeyi denetleme ve yönetme, en azından yönettirmeme, Suriyeleştirme iddiasından geri durma niyetinde değil. Göç, yiten hayatlar, çöken kasaba ve kentler, gündelik hayat her biri sıradan bir savaş zayiatı Kürt hareketi için. Fatura ise alınan tedbirlere, sokağa çıkma yasağına, bu sırada yaşanan ihlallere çıkarılıyor. Bu iddiaya son verme niyet ve kararlığındaki siyasi iktidar ise isyan sürdükçe siyaset kapılarını açmamaya kararlı görünüyor, yeni ve uzun süreli bir savaşa hazırlanıyor.
Ardından toplumsal-insani fatura. Binlerce insan bir kez daha şiddetten kaçıyor, yaşadığı yerlerden sürülüyor, etkileri bugünden yıllara yayılacak yeni bir insansızlaşma, insansızlaştırma öyküsü başlıyor.
En nihayet demokrasi, diyalog, konuşma, siyaset asayiş mantığı ve tedbirleri karşında geriliyor. Bu dalganın faturası özgürlüklere de çıkıyor. Kürt sorunu etrafındaki tartışmalar, siyasi çabalar bir kez daha baskı altına alınıyor. Yargı ipleri geriyor. PKK'ya terör örgütü yerine silahlı siyasi hareket demek bile terör propagandası sayılıyor. Daha önce yayınlanmış, uzun süredir satılan, piyasada olan kitaplar toplatılıyor. Sorun şiddetle özdeş kılınıyor, aynı karşı tarafta şiddet kullanımının Kürt sorunuyla aynılaştırılması, meşrulaştırılmasında olduğu gibi.