Erdoğan, 15 Temmuz öncesi ve sonrası...
Ak Parti'nin kuruluş yıldönümünde cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajındaki şu sözlere kulak vermek lazım:“15 Temmuz'a kadar AK Parti'ye oy verenlerden aldığınız güçle, tüm Türkiye'ye hizmet...
Ak Parti'nin kuruluş yıldönümünde cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajındaki şu sözlere kulak vermek lazım:
“15 Temmuz'a kadar AK Parti'ye oy verenlerden aldığınız güçle, tüm Türkiye'ye hizmet etmek mücadelesindeydiniz. Artık tüm Türk milletine hizmet etme mecburiyetimiz var (...) artık 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. En başta ben davranamam. İktidar partisi olarak AK Parti böyle davranamaz. Muhalefet partilerinin de aynı anlayışta olduğuna inanıyorum. Medyanın, meslek örgütlerinin, tüm grupların da aynı anlayışta olduğunu ümit ediyorum.“
Bu mesaj Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimi gecesinden bu yana ısrarla sürdürdüğü tavrın bir devamı. Ancak bu kez sözler, siyasi iktidara ve içe yönelik, böyle olduğu oranda daha değerli ve etkili. Erdoğan'ın 15. Yıl mesajının bu yönüyle ülkedeki siyasi gerilimi daha da azaltacak bir etki yapacağı muhakkaktır.
Bu sözlerin, cumhurbaşkanının niyeti itibariyle kendisine dönük bir eleştiri, bir sorgulama boyutu taşıdığı söylenebilir mi?
Niyet bu olmasa bile aslında durum budur.
“15 Temmuz'dan önceki gibi davranamayız sözleri”ni en yumuşak biçimiyle, “artık sadece AK Partililerin değil, tüm kesimlerin siyasi temsilcisi gibi hareket etmeliyiz” olarak yorumlamak bile belli bir çıtanın aşılması anlamına gelir.
Uzunca bir süredir, Erdoğan'a getirilen en önemli eleştirilerden birisi, (AK Parti politikaları sayesinde) eşitlenen, en azından eşitlenme eğilimi taşıyan seküler ve dindar iki büyük toplumsal grup arasında köprü kuran bir sistem inşasından uzak durması, bu gruplardan birisini, bir değer sistemini, bir kimliği öne çıkaran bir dil tutturmasıydı. Bir diğer eleştiri ise oy çoğunluğuna dayanarak, katılıma, partiler arası etkileşime, farklı taleplere, eleştirilere kapalı bir yönetim tarzı izlemesiydi.