Nereden nereye?
Son üç yıl, Kürt meselesinde yaşadıklarımız açısından belirleyici bir rol oynadı.Şu çıplak bir gerçek: Suriye iç savaşı, bu ülkenin Kuzey hattı, Türk sınırı...
Son üç yıl, Kürt meselesinde yaşadıklarımız açısından belirleyici bir rol oynadı.
Şu çıplak bir gerçek: Suriye iç savaşı, bu ülkenin Kuzey hattı, Türk sınırı boyunca fiili bir Kürt alanı oluşmasına yol açtı. Türkiye Kürtleriyle, PKK'yla iç içe olan bir alandı bu. Kandil'in önüne bu yolla Türkiye ötesi bir bölge oyuncusu olma, Suriye'de yerleşme, kökleşme ve uluslararası temas imkanları üzerinden “meşruiyet” peşinde koşma şansını çıkardı.
Öte yandan, Ortadoğu'daki Kürt toplulukları açısında bakıldığında, “imkan ve şans” kelimelerinin tarihi bir vurgu kazandığı evrede olduğumuz muhakkak.
I. Dünya savaşı sonrası çizilen sınırlar Kürtlere devlet vermemiş ve 4 ayrı ülkeye dağıtmıştı. 1920'lerden itibaren bölgedeki Kürt siyasi hareketleri bu şemsiye altında oluştu. Kimi Kürt gruplar Irak'ta Barzanilerle, Türkiye'de çeşitli hareketleriyle ve isyanlarla kendilerini yönetme iddiasının peşinden koştular.
Bu isyanlar bastırıldı ve her ülke Kürtlerin kimliklerini baskı altına alan cezai yaptırımı yüksek asimilasyon politikaları izledi. Baskı merkezli asimilasyon politikaların sonuç vermediği 1990'larla ve 2000'lerde iyice ortaya çıktı. Bu yılların ortaya çıkardığı başka bir husus, Irak, Suriye gibi ulus-devletlerin bir tür dağılmasıyla, Kürt topluluklarının siyasi olarak ayrı bir zeminde örgütlenme imkanını elde etmeleriydi. Şans ile kastettiğimiz budur ve bu durum tüm bölge Kürtlerini etkileyen yeni bir tahayyülü doğurdu.