Ölçü
Bazen hatırlatmakda fayda oluyor. Gülen cemaatiyle ilgili, basında, 2012'de(http://www.yenisafak.com/yazarlar/alibayramoglu/sivri-uc-tasfiye-ve-tedbir-31078) tasfiye gereğinin altını ilk çizenlerden biriyim. Yaşananlara “İslami kesim içi...
Bazen hatırlatmakda fayda oluyor.
Gülen cemaatiyle ilgili, basında, 2012'de(http://www.yenisafak.com/yazarlar/alibayramoglu/sivri-uc-tasfiye-ve-tedbir-31078) tasfiye gereğinin altını ilk çizenlerden biriyim. Yaşananlara “İslami kesim içi büyük kavga” teşhisini (http://www.gazetevatan.com/rusen-cakir-432670-yazar-yazisi-islami-kesim-icinde-cumhuriyet-tarihinin-en-buyuk-kavgasi-yasaniyor/) ilk koyanlardanım.
Bunlar karşılıksız kalmadı.
Cemaat tehlikesine ilişkin söylediklerim, 2010-2011 Avcı, Şener, Şık, KCK soruşturmalarından başlamak üzere 17-25 Aralık 2013 darbe girişimine ve sonrasına, alınan tedbirlerde meşru siyasi iktidardan yana tavır almama kadar sağ, sol, liberal, İslamcı hemen her meşrepten gelen saldırılara yol açtı. Gülenciler, Gülenseverler, Gülen'e yaslananlar, olup biteni “postmortem” anlayanlar(!) tarafından “28 Şubatçı”, “fişçi”, “fitneci”, “kumpascı”, “iktidarcı-yandaş”, “hırsız”, “oportünist”, “MİTçi”, “Ermenistan ajanı” gibi ifadelerle, bu çerçevede sistematik olarak karalandım.
15 Temmuz darbe girişiminin Gülenciler ve FETÖ konusunda bir kopuş oluşturduğu açık.
“15 Temmuz eşittir Reichstag yangını”, “Yenikapı eşittir Nürnberg” gibi saçmalıklar bir yel gibi geldi geçti.
Demokrasiye yönelik en büyük ve yakın tehdit tüm gerçekliğiyle ortaya çıkmaya başladı.