Özgürlük ve siyaset iklimi: Geri dönüş mümkün mü?
Gündemden konuşurken bir süredir olumsuz unsurları kaçınılmaz olarak arka arkaya diziyoruz.Tahir Elçi'nin öldürülmesi, Rusya krizi, Güney Doğu'daki sokak savaşları, siyaset ikliminin yerini şiddet ve asayiş...
Gündemden konuşurken bir süredir olumsuz unsurları kaçınılmaz olarak arka arkaya diziyoruz.
Tahir Elçi'nin öldürülmesi, Rusya krizi, Güney Doğu'daki sokak savaşları, siyaset ikliminin yerini şiddet ve asayiş bulutlarına bırakması...
Koşullar böyle seyrediyor...
Olumlu kefe ağır basmıyor, ama orada duruyor.
Kasım seçimlerinin işaret ettiği en güçlü gerçek, siyaset-toplum bağının kuvveti, siyasi iktidara güven ve hükümet istikrarı olarak karşımızda...
Olumlu kefenin ilk unsuru şüphesiz bu.
Nitekim Türkiye adım adım 23 aylık kesintisiz seçim kampanyaları havasından çıkıyor. İç siyasi atışmalar ve kutuplaşmanın keskin kokusu azalıyor. 4 yıllık bir seçimsiz dönem var önümüzde.
AK Parti dengeleri açısından bakıldığında kurulan hükümet “makul” bir görüntü veriyor. Ekonomi politikalarında süreklilik, Davutoğlu'nun sık zikrettiği ve vadettiği reform paketleri bu kefeye ilave edilebilecek hususlar.
Olumlu kefeden söz edildiği anda karşımıza çıkan asıl soru şudur:
Türkiye Kürt sorunundan kurumsallaşma tartışmalarına, hukuk meselesinden anayasa yapımına, özgürlüklerden kamusal alanın çoğulculaşmasına kapı açan yeni reformist bir faslı başlatabilecek midir?
Bunun koşulları ve imkanları var mıdır?
Bu tür sorular karşısında olumluyu zorlamak gerekir.
Malum Türkiye'nin reformist dönemleri iç dinamikler ile dış rüzgarların el ele vermesiyle her zaman yakından ilgili olmuştur.