Umut...
Siyaset devreye girmeden, siyasi konuşma olmadan terör, şiddet nasıl dinecek?Kandil şehir savaşlarını başlattı. Kökleşmeye başladığı yerleşim yerlerinden söküp atılması kolay...
Siyaset devreye girmeden, siyasi konuşma olmadan terör, şiddet nasıl dinecek?
Kandil şehir savaşlarını başlattı. Kökleşmeye başladığı yerleşim yerlerinden söküp atılması kolay görülmüyor. Devletin, Mesut Yeğen'in deyişiyle “muhasara siyaseti” de onları oradan söküp atmaya yetecek gibi durmuyor. Ortada kötü, tehlikeli zihni, asayişçi ve militarist kelimelere mahkum eden bir tablo, garip bir yılgı dengesi var.
Siyaset kaçınılmaz olarak çalınacak, çalınmak zorunda kalınacak bir kapı, bu açık. Ama kısa, hatta orta vadede bu istikamette bir umut var mı?
Soruya, dünkü yazıda yer alan şu iki cümlenin altını çizerek yanıt verelim.
“Devlet için mevcut koşullarda ve bu çatışma ortamında, siyasete dönüş örgütün egemenlik alanını tasdik anlamına geliyor. Örgüt için ise çözüm siyaseti, egemenlik alanını genişletici bir manivela anlamı taşıyor.”
Bu ikili durumun pek çok açık göstergesi var. Devlet ve siyasi iktidar için Kürt meselesi, çözüm politikası kendi sınırlarını aşan bir yere evrildi. Sorunun ağırlık merkezi Kürt hareketinin politikası açısından, ulusal sınırlar ötesine, “Rojava-Güneydoğu” bütünlüğüne doğru kaydıkça, devletin mevcut paradigmalarıyla buna siyasi yanıt imkanı, dolayısıyla siyasi hareket alanı sınırlandı ve bu oranda asayişçi kapılar kendiliğinden açılmaya başladı.