Gözümüzün önünde bunca mucize varken
Almanya’da din dersine giriyordum. Derste Allah’ın insanları önemsediğini beyin, göz, kalp gibi mucize organlarla donattığını; parmak, yüz, avuç içi, göz retinası, beyin hücreleri gibi...
Almanya’da din dersine giriyordum. Derste Allah’ın insanları önemsediğini beyin, göz, kalp gibi mucize organlarla donattığını; parmak, yüz, avuç içi, göz retinası, beyin hücreleri gibi organlarımıza özel imza attığını anlattım, ekledim:
“Parmak izimiz biricik kimseye benzemez, yüzümüz çok özel, kimse plaka takmaz, göz retinamız bize özeldir. Beyindeki 100 milyar sinir hücresi özeldir, fabrikasyon hücre yok. İnsan çok özel ve değerli. Bu sebeple Yüce Mevlâ peygamberler göndererek kendisini bize tanıtmış, bizden kendisine kulluk etmemizi istemiş ve peygamberleri mucizelerle desteklemiş.”
Cem adında haylaz bir öğrencim vardı. 7. sınıf, ergenlik çağına yeni girmiş, uzun boylu, başında kavak yelleri. İtiraz etmeyi ve derste tartışma çıkarmayı çok severdi. Dersteki monotonluğu bozduğu ve dikkatleri toplamaya yardım ettiği için onun itiraz ve sorularına hoşgörü ile yaklaşırdım.
Cem, elini kaldırmadan itirazı bastı:
“Mucize diye bir şey yoktur. Peygamberler de insan...