Kıyamet günü, bayram edebilmek!
Kıymetli dostlarım, on gündür Kâbe’deyim. Hatimle teravih, gece 23.45’ten 2.30’a kadar 10 rekât teheccüd namazı kılıyoruz cemaat hâlinde. Kâbe’nin zemini, üst katları tıka basa doluyor....
Kıymetli dostlarım, on gündür Kâbe’deyim. Hatimle teravih, gece 23.45’ten 2.30’a kadar 10 rekât teheccüd namazı kılıyoruz cemaat hâlinde. Kâbe’nin zemini, üst katları tıka basa doluyor. Güzel sesli hafızların namazda okuduğu Kur’an âyetleri kulaklarımızın pasını siliyor, gönlümüzün tozlarını temizliyor, kalbimizi cilalıyor, zaman zaman ürpertiyor, düşündürüyor, sarsıyor ve cemaati ağlatıyor. Sabah namazı cemaat Kâbe’nin dışına taşıyor, yer gök cemaat oluyor. Yeryüzü mescit, Kâbe mihrap, Kur’an kâinatın sahibinden bizlere hitap. Yüksek sesle ilan ediyor:
“Allah’tan başka tanrı yoktur, yemin olsun ki sizi kıyamet gününde toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?”
Kâbe imamları özellikle ölüm, haşir, hesap, kitap-hesap, cehennem âyetlerine gelince yürekleri ürperten bir sesle kıyamet günü olup bitecekleri anlatan âyetleri sarsıla sarsıla okuyorlar. Ürperiyoruz, gönlümüz ihtizaza geliyor, sarsılıyoruz.
Kur’an yüksek sesle ilan ediyor:
“Kıymetli malların değersizleştiği, dağların yürütüldüğü, yıldızlar dökülüp saçıldığı, semanın parça parça olduğu, Güneş’in dürüldüğü, vahşi hayvanlar toplandığı, denizlerin kaynatılıp doldurulduğu, dağların yürütüldüğü, dünyanın sarsıldığı ve param parça olup savrulduğu gün...
Nefisler ruhlarla bedende bir araya getirilir ve insanlar dağınık gruplar hâlinde diriltilir, amellerini görmek için kabirden çıkarılır.