Kudüs ve Filistin yalnız değil
Önceki akşam Türkiye’deki öğrenci yurtlarında sessiz ama güçlü bir eylem vardı. 81 ildeki yurt binalarında odaların ışıkları ile K U D Ü S yazıldı. Türk gençliği, bu eylemle...
Önceki akşam Türkiye’deki öğrenci yurtlarında sessiz ama güçlü bir eylem vardı. 81 ildeki yurt binalarında odaların ışıkları ile K U D Ü S yazıldı. Türk gençliği, bu eylemle İsrail’in Filistinlilere orantısız güç kullanarak katliam yapmasını protesto etti. Dün de tek bilek, tek yürek halinde Yenikapı’daki dev mitingle ABD ve İsrail zulüm kınandı, protesto edildi. Zulme lanet okunurken, Kudüs’e ve Filistin’e destek verildi. Meydandaki rakamlar yüzbinleri gösterse de 80 milyon Türk insanının kalbi Yenikapı’da attı. Buna canlı yayınlarla İslam dünyası ve İsrail zulmüne tepki gösteren tüm ülkeler de şahitlik etti ve ortak oldu. Verilen mesaj şuydu: İsrail’e de, dünyaya da zulüm değil adalet, katliam değil barış hakim olmalı!
Miting, halkın desteği anlamına gelir. Mitingin yüksek katılımlı olması, insanların candan, gönülden, bedenlerini ve yüreklerini ortaya koyarak Kudüs ve Filistin davasına destek verdiğini gösterir. Hele mübarek bir Ramazan gününde ve bunaltıcı sıcağın altında…
İsrail’in orantısız şiddetine karşı Türkiye’nin ortaya koyduğu tepki, takdire şayandır. Hiçbir Arap ve İslam ülkesinin gösteremediği tepkiyi Türkiye göstermiştir. Herkes elinden geldiğince, gücü yettiğince ABD ve İsrail’in yanlışını protesto etmiş, parti ayrımı olmaksızın seçim mitinglerinde de bu konuda ittifak sağlamıştır. Bu mitingle de tüm dünyanın zulüm ve haksızlık karşısında kıpırdanması istenmiştir.
***
Batı toplumlarında halk idarenin uygulamasını beğenmiyorsa, sokağa çıkarak bunu protesto eder, seçim dışında da yöneticileri halkın istekleri doğrultusunda icraat yapmaya yönlendirir. 2013 yılındaki Gezi eylemlerinde yerli ve yabancı basın canlı yayınlarla Türkiye’de halkın yönetimi istemediği fikrini yaymaya çalışmıştı. Fakat eylemlerin halkın tepkisi değil, terör örgütleriyle bağlantılı grupların kışkırtması olduğu kısa sürede anlaşılmış; Ak Parti büyük şehirlerde düzenlediği dev katılımlı “Milli İradeye Saygı” mitingleri ile halkın iradesini tüm dünyanın görmesini sağlamıştı.
Gezi’de olduğu gibi fırsatını bulunca halkın tepkisini hükümete yönlendirmek, isyancıları desteklemek Türkiye’de basının en büyük yanlışlarından biriydi. Doğan Medya Grubu’nun el değiştirmesi, ülkenin selameti açısından Ak Parti döneminin en önemli gelişmelerinden biri olmuştur. Dün Hürriyet’te grubun yeni sahibi Erdoğan Demirören, “Demokrasi yolculuğu” başlıklı yazıda tüm dünyada tavır gazeteciliğinin artık sona erdiğini vurguluyordu. Medyanın bilgi dağıtımı ve paylaşımı yapması gerektiğini belirten Demirören, “Yıkıcılıktan uzak, yapıcı eleştirel bakışına dönmelidir” diyordu. Türkiye’nin ihtiyacı olan da halkı ve yönetimi kendine göre yönlendirmeye çalışan bir basın değil, yapıcı eleştirilerle gelişmeyi teşvik edecek bir medya düzenidir.