Barış isteyen iki siyasetçi!

Dün “Barış istiyoruz” diyen iki farklı siyasetçiye şahit olduk.  Birisi şovmen Sırrı Süreyya Önder.. Yargılandığı davada hakim sormuş:  “Son sözün nedir” diye.. O...

Dün “Barış istiyoruz” diyen iki farklı siyasetçiye şahit olduk. 

Birisi şovmen Sırrı Süreyya Önder..

Yargılandığı davada hakim sormuş: 

“Son sözün nedir” diye..

O şovunu yapmış.. 

“Barış” demiş..

Sınır ötesinden gelip, askerimizi polisimizi vuranlara tek itirazda bulunmadan, her zamanki gibi yine suçu devlete yükleyip, çağrıda bulunuyordu; “Barış istiyoruz”diye..

Biz, “PKK saldırmasın, barış çoktan gelmiş olur” desek de, onlar yüzümüze karşı “Barış”, arkalarını döndüklerinde ise “Savaşa devam” diyorlardı..

Bu sahtekar “barışçı”nın yanı sıra..

Dün barış isteyen bir siyasetçi daha vardı.

Tam da, sahtekar barışçıların “diktatör” ilan ettikleri, “savaşçı” ilan ettikleri bir isim: “Tayyip Erdoğan..”

Rusya Devlet Başkanı Putin’in ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin karşısında, çok net bir söylemle, “Barış istiyoruz” dedi..

Muhatabı olan iki liderin de topu taca atma numaralarına rağmen, “barış”ta nasıl da ısrar etti..

İdlib’e yerleşmiş olan, velev ki silahlı unsurlar olsun.. Bulundukları bölgede katliam yapmadıktan sonra. Orda zulüm niteliğinde uygulamalara imza atmadıktan sonra..

Sırf “Ben hakimiyetimi göstereceğim” mantığı ile İdlib’e saldırmak isteyenlere karşı, Türkiye Cumhurbaşkanı “Savaştan kimseye fayda yok, barış istiyoruz”dedi.

Daha açık ve kendi ifadesi ile, “Ateşkes ilan edilmeli” dedi.

Kimin barıştan yana, kimin savaştan yana olduğu hemen ortaya çıktı..

Savaştan yana olanlar, hemen bir mazeret buldular..

Putin dedi ki: “Burda diğer taraflar yok ki!” 

Putin’in bu bahanesine karşı olarak da..

Tayyip Erdoğan, barıştan yana olduğunu bir hamle daha yaparak gösterdi:

“O zaman biz burda olan taraflar olarak, onlara da ‘ateşkes çağrısı’ yapalım!”

Barış, böyle istenir..

Barış isteği işte böyle dillendirilir..

Ama..

Karşımızdakiler savaştan yana oldukları için..

Bir netice çıkmadı..

Tekrar karşı mazeretler ürettiler..

“İdlib’te silahlı unsurlar var, onların bölgedeki varlığına sessiz mi kalacağız”diyerek sureti haktan göründüler..

8 yıldır iç savaş yaşayan Suriye’de, silahlı unsurların orada burada varlık göstermesinden rahatsız olduklarını açıkladılar..

Ben bekledim ki..

Tayyip Erdoğan bir atak daha yapsın..

“Madem merkezi yönetim dışında tüm silahlı unsurların tasfiyesini amaçlıyorsunuz.. O zaman, Kobani’deki silahlı unsur PYD’ye de operasyon düzenleyin. Münbiç’te de, PYD’yi bölgeden kovmak için harekat başlatın..”

Bekledim ama..

Başkan, “O kadar da uzun boylu değil” diye düşünmüş olmalı ki..

Böyle bir çıkışı, bir sonraki toplantıya erteledi..

Türkiye’deki Sırrı Süreyya’cılar, benim açığımı buldukları zannı ile hemen çıkışacaklar: 

“Nasıl ki Suriye, İdlib’te silahlı unsurlara karşı operasyon düzenliyorsa.. Ve Tayyip Erdoğan merkezi hükümetin bu operasyonuna karşı çıkıyorsa.. Tutarlı olmak için.. Tayyip Erdoğan’ın, PKK’ya karşı operasyonlarını da sonlandırması gerekir.. Türkiye yapınca hak da.. Suriye yapınca hak değil mi?”

Yaşanılanları hatırlamasak..

Biz de bu sahtekar barışçılara hak verebilirdik.

Ama..

2011-2013 dönemindeki.. Hatta 2015’e kadar uzayan dönemdeki çözüm sürecini bilen insanlar..

Tayyip Erdoğan’ın, İdlib’te önerdiği çözümün aynısını..

Türkiye’de PKK’lılara sunduğunu hatırlayacaklardır..

PKK’lılara, “Bırakın silahlarınızı.. Çıkın sınır dışına.. Bizim de gözümüz görmesin sizi.. Tek şart: Silahınızı bırakmanız.. Sınır dışına çıkmış olmanız..”dedi..

Şimdi İdlib’te de, ordaki silahlı unsurlara, “Silahlarınızı bırakın, İdlib’ten ayrılın”önerisi eşliğinde, “ateşkes ilanı”nı savunuyor Erdoğan..

Yani..

Kan akmasın.. 

Siviller ölmesin..

Örgüt üyelerine de, ellerindeki silahları bırakma şansı tanınsın istiyor..

Ama maalesef..

Özellikle Putin tarafından, bu öneri olumlu karşılık bulmuyor..

O Putin ki..

PYD’yi..

Hatta PKK’yı, terör örgütü olarak kabul etmiyor.. Moskova’da bunların şube açmalarına izin veriyor..

“PYD ve PKK terör örgütü değil.. Onlar Suriye’de merkezi hükümetin otoritesiini zedelemiyor.. Ama İdlib’teki başka gruplardan silahlı unsurlar, Suriye’deki merkezi yönetimin otoritesini zedeliyor” diyor..

Tam bir ikircikli tavırla, tıynetini ispatlamış oluyor..

Bu noktada, dünkü Tahran buluşmasına benim bir itirazım da var..

Acıklı bir tablo ile karşı karşıyayız..

Suriye, halkı Müslüman bir ülke.. 

İran, halkı farklı mezhepten de olsa, Müslüman bir ülke..

Türkiye, büyük çoğunluğu ile Müslüman bir ülke..

Ama bu ülkeler..

Sorunlarını çözmek için..

Elin Hristiyanı, Rusya’nın Putin’ini de aralarına almak zorunda kalıyorlar..

Şu veya bu gerekçe ile..

Müslüman olmayan bir ülkenin devlet başkanı..

Halkı Müslüman olan ülkelerin çözeceği bir konuda, adeta taraf gibi masaya oturuyor..

Bu tablo, bir Müslüman olarak benim içimi acıtıyor..

Ve sonuçta da gördüğümüz o ki..

Özellikle Putin’in tavrı sebebi ile..

Dün İdlib konusu net bir çözüme kavuşturulmadan, soyut açıklamalarla geçiştiriliyor..

Bundan sonrası..

Rusya’nın keyfine kalmış oluyor..

4 gün önceki saldırıları tekrarlayabilir..

İdlib’teki sivil halkın katliama maruz kalmasına yol açacak işaret fişeğini atabilir..

Ve maalesef..

Müslümanlar da, bu gelişmeleri seyretmek zorunda kalabilir..

Yazık ki, binlerce yazık!

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Saadet Partisi nereye koşuyor? 15 Kasım 2024 | 6 Okunma Mansur’un israfına çıt çıkaramayan Çömez’de yalan çok 14 Kasım 2024 | 3.924 Okunma Haydi CHP ayaklanın, HDP haykırın: Düşünce özgürlüğü yok! 13 Kasım 2024 | 1.328 Okunma Mansuuuur.. Mansur.. Sen dur.. Sen sus.. 12 Kasım 2024 | 3.508 Okunma Sir Percy Loraine Atatürk için demiş ki.. 11 Kasım 2024 | 3.174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar