“Bre Yorgi, madem rakı içmeyecekmiş, ne halt etmeye almış İzmir’i!”
Emin Çölaşan yazıyor..
Tarihi şahsiyetler üzerinden, sloganik kavgalar üretilmesini istemem..
“Sen dedin, yok önce ben dedim” tartışması ile, lüzumsuz kavgalardan kaçınırım..
Ama..
Sabahtan akşama kadar..
Dindar insanlara küfredenler..
Mustafa Kemal üzerinden bize sopa gösterenler..
Kurtuluş Savaşı’nın yapılmasına ve başarılmasına destek noktasında hiçbir dindar insanın küçücük tereddüdü olmamasına rağmen..
İnançlı insanları, Kurtuluş savaşı sırasında sanki mandacılık istemiş gibi gösterenler..
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında yekvücut olan Anadolu insanını, yıllar sonra “yobaz, gerici” diye suçlayanlar....
Somut örnek de vereyim..
Tıpkı Mehmet Akif Ersoy’un devrim adı altında yapılanlar sonrasında küsüp, Mısır’a gitmesindeki hayal kırıklığını örtbas etmek için, milli şairi bile “Gerici” diye tanıtanlar...
Cumhuriyet’in ilanından sonra, şapka kanunu idi, harf devrimi idi.. Diğer (şekli) devrimlerle, Kurtuluş Savaşı’nın ruhuna aykırı icraatları, sanki düşmanlarla savaşılırken de o ilkeler sayesinde mücadele edilmiş ve o devrimlerin yapılacak olmasından güç alınarak başarı kazanılmış gibi gösterenler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin muhafazakar insanlarını üzüyorlar.
Ama ne diyebilirsiniz ki?
....