Emekli general, “ortaçağ karanlığı” ile neyi kastediyor?
Atatürk dönemindeki yanlışları önümüze koyan siz misiniz, biz miyiz?
Zaman zaman düşünüyorum, “Bu ülkede koca koca makamlara gelen insanlar, bu kadar mı çapsız, bu kadar mı basit düşüncelere sahip” diye..
“Nasıl olabilir, en basit bir muhakemeyi bile yapamayan kişiler şu şu makamlara nasıl gelebilir” diye hayret ediyorum..
Bu genel bir sorun..
Ama bugünkü somut örneği, tümgenerallik rütbesinden emekli olan Ahmet Yavuz.
Son günlerde bir bardak suda fırtına kopartılıp, Bakara Suresi’nin 114. ayetini okuyan Mustafa Demirkan Hoca üzerinden, yine Atatürk tartışması açtılar ya..
O konuyu kaşımaya devam ediyorlar..
Hani haklı gerekçelerle tartışsalar..
“İddiaları yere basıyor. Dayanakları sağlam” diyeceğim..
Ama lütfen söyler misiniz, şu cümle, tümgenerallik yapmış bir insanın ciddiyetine yakışıyor mu:
“Bir hezeyanla karşı karşıyayız. ‘Ne olursa olsun ayakta kalalım’ demeleri ortaçağ karanlığından medet ummaya kadar savrulmalarına yol açtı.”
“Hezeyan” dediğiniz nedir?
“Ne olursa olsun, ayakta kalalım” diyen....