FETÖ’nün algı operasyonu mu, gerçek mi?
Binlerce işadamının, gazetecinin, bürokratın, siyasetçinin, hatta milletvekilinin ve bakanın, başbakanın telefonlarını ayak oyunları ile illegal şekilde dinleten Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer başta olmak...
Binlerce işadamının, gazetecinin, bürokratın, siyasetçinin, hatta milletvekilinin ve bakanın, başbakanın telefonlarını ayak oyunları ile illegal şekilde dinleten Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer başta olmak üzere, 63 polisi cezaevinden tahliye etmek için skandal bir karara imza atan hakim Mustafa Başer tutuklandığında, avukatı Celal Sis şöyle diyordu: “Karar açıklandıktan sonra, kararı veren hiçbir hakim müvekkilimin yüzüne bakamadı.”
Bu algı operasyonu yeterli görülmemiş olmalı ki..
Her hareketi ile FETÖ mensubu olduğunu deklare eden avukat Celal Sis, devamında da şu ifadeleri kullanıyordu: “Meslek hayatımda ilk defa bir hakimin, verdiği tutuklama kararı sonucu gözyaşı döktüğüne şahit oldum.”
Niçinmiş, hem tutuklama kararı verip, hem de ağlayan hakimin çaresizliğinin işareti?
Avukat onu da, klasik söylemle şöyle izah ediyordu: “Herhangi somut bir delil söz konusu değil. Müvekkilim yılların hakimidir. Silahlı örgüt üyesi olabilmesi için bir silahının olması lazım. Bir de örgütle bağlantısının olması gerekir. Müvekkilimin silahı ancak kalemi olabilir, cübbesi olabilir, hukuk bilgisi olabilir, vicdani kanaati olabilir.”
15 Temmuz’da silahı da, halka doğrultulan tank namlularını da.. Halkın vergileri ile alınan savaş uçağından yine halkın üzerine atılan bombaları da gördük, değil mi?
Silahlı terör örgütünü gördük, değil mi?
•
Bir yıl önceki o algı operasyonundan sonra.. Bugün de (muhtemelen) benzer algı operasyonlarını yaşıyoruz..
Hatırlayın, Hidayet Karaca tutuklandığında, “bir bardak su verilmemiş”ti kendisine.
İddia bu idi..
Hidayet beyin susuzluktan öldüğüne dair bir bilgi yok..
Sonraki dönemde, kendisine bir eziyette bulunulduğuna dair iddia da yok..
Dolayısı ile tesbit şu olmalı:
Haşa her yeri görüyor, biliyor değiliz. Çok iddialı olamayız. Olmamalıyız.. Ama muhtemeldir ki, gözaltılarda, tutuklamalarda yaygın bir kötü muamele söz konusu değil.. Fakat karşımızdaki terör örgütü öyle profesyonel ki, sistematik şekilde yürüttüğü algı operasyonları ile, kamuoyunda böyle bir izlenim doğmasına zemin hazırlıyor..