“Genelkurmay başkanı olan zat ‘gık’ deseydi!..”
Yine aynı tartışmayı yapıyoruz. “Ölenin arkasından konuşulmaz” şablonu ile özetlenen bir tartışmanın içindeyiz. Konu “ölenin arkasından konuşma” mı? Hayır.. Bir kere de...
Yine aynı tartışmayı yapıyoruz.
“Ölenin arkasından konuşulmaz” şablonu ile özetlenen bir tartışmanın içindeyiz.
Konu “ölenin arkasından konuşma” mı?
Hayır..
Bir kere de hayır, bin kere de hayır..
Hani birisi, “astığı astık, kestiği kestik”tir..
Millet de ondan korkuyordur..
Zorba adam hayatta iken söyleyemediklerini..
Öldükten sonra..
“Nasıl olsa artık bana bir zarar veremez” düşüncesi ile..
Bir ise, bin yaparak saldırırlar..
Biz de deriz ki..
“Yapılan yanlış.. Hayatında iken bir küçücük ikaz yapmadınız.. Korktunuz.. Öldükten sonra niye saldırıyorsunuz?”
Aktüel tartışma konumuzda, böyle bir durum var mı?
Tarık Akan hayatta iken de söyledik.
Şimdi öldükten sonra da söylüyoruz..
Tarık Akan’ın uzun boyu ile, bizi döveceğinden korkup da, sesimizi kesmiş olsak.
Öldükten sonra, “Nasıl olsa artık kimseyi dövemez” gerekçesi ile konuşmamız da riyakarlık olurdu..
•
Bana sorarsanız..
“Ölünün arkasından konuşulmaz” iddiasını dile getirenler..