İçimin cız ettiği o evde, 27 değişik soyad, iki de kimliksiz sivil!
Bank Asya’ya para yatırdığı için tutuklandığı iddia edilen başörtülü abla için içimiz nasıl “cız” etti ise.. Cizre’de bir evin bodrum katında, yaralıların mahsur...
Bank Asya’ya para yatırdığı için tutuklandığı iddia edilen başörtülü abla için içimiz nasıl “cız” etti ise..
Cizre’de bir evin bodrum katında, yaralıların mahsur kaldığı söylendiğinde de, içimiz “cız” etti..
Dinimizin buyruğu budur diye, öyle öğrendik; çünkü..
Öyle gördük, öyle yetiştirildik; çünkü..
Mehmed Akif Ersoy’dan öyle dinledik; çünkü:
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...”
Başörtülü abla örneğinde... Bileklerden çıkartılıp, “himmet” için verilen bileziklerin, sırtımıza PKK kurşunu olarak nasıl saplandığını gördüğümüz için..
“Her duyduğuna için cız etmesin” desek de..
Elde değil..
Cizre’deki “yaralılar” iddiasına..
“Acaba.. Acaba?” sorgulamaları ile..
Yine içimiz cız ederek, bir “doğru bilgi” aradık..
Ne buldum, size de aktarayım..
Cumhuriyet gazetesinde bir haber..
“İşte Cizre’deki o ev” diye başlamışlar..
Ambulans gitmediği için, evde göz göre göre ölümlerin yaşandığını hatırlatıp, hayatını kaybedenlerin isimlerini vererek habere başlamışlar.
Ben isimleri atlayıp..
Soyadlarını aktarmakla yetineceğim.
“Karaman, Yıldızgörer, Yılmaz, Bayar, Irmak ve kimliği belirsiz iki kişi..”