İstanbul Barosu, darbecilerin borusu!
Bir adam ki.. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na parmak sallayıp.. Sanki 6 ay önce sandığa gitmemişiz.. Mevcut Cumhurbaşkanı sandıktan ezici bir çoğunlukla çıkmamış.. Sanki 3 ay sonraki mahalli...
Bir adam ki..
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na parmak sallayıp..
Sanki 6 ay önce sandığa gitmemişiz..
Mevcut Cumhurbaşkanı sandıktan ezici bir çoğunlukla çıkmamış..
Sanki 3 ay sonraki mahalli seçimlerin yapılmayacağı açıklanmış da..
Dolayısı ile demokrasi askıya alınmış gibi..
“Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum. Oraya ulaşabilirsek ne âlâ..” diye cümleye girip..
Devamında da..
“Kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi; belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir.. Ama bize yazık olur, biz harap oluruz” diyerek, açıkça Cumhurbaşkanı’nın görevinden ayrılmamakta direnmemesi gerektiğini, direnirse kavga çıkacağını..
Sonunda da..
Ayağından asılma..
Mahzende zehirlenme..
Başka liderlerin yaşadıkları kötü son..
İhtimallerinden birisinin yaşanacağını söyleyen bir hokkabaza..
“Hukuk devleti uyarısı” yapacağına..
“Tiyatro Sanatçıları” diye başladığı açıklamasına..
Bu sözlerin sahibi Metin Akpınar ile başlayan İstanbul Barosu’na, başka ne diyebilirim?
“Darbecilerin borusu” demeyip, ne diyebilirim?
Darbecilere sözcülük ediyorlar..
Koruma kollama gröevini üstleniyorlar..
Adam “ayağından sallandırmak”tan bahsediyor..
Bunlar, “Tiyatrocu” diyor..
Adam, “mahzende zehirlenerek öldürülmek”ten bahsediyor..
Bunlar “Sanatçı” diyorlar..
Adam, “kötü son”dan bahsediyor..
Bunlar “İfade özgürlüğü” diyorlar..
Ben de kanlı darbe isteyenlerin sözcülüğüne soyunanlara hatırlatıyorum: “Yaptığınız, darbecilerin borusu olmaktır!”