“Neden dondular?”
Tunceli, Nazımiye’de dağın tepesinde şehid olan iki uzman çavuş için soruyorlar: “Neden dondular?” Herkes biliyor ki, 12 askerimiz, dağın zirvesine, keyif yapmak için çıkmadı.. Hepimiz biliyoruz...
Tunceli, Nazımiye’de dağın tepesinde şehid olan iki uzman çavuş için soruyorlar:
“Neden dondular?”
Herkes biliyor ki, 12 askerimiz, dağın zirvesine, keyif yapmak için çıkmadı..
Hepimiz biliyoruz ki..
PKK terörünün olmadığı illerimizde, askerlerimiz dağın tepesine çıkıp, kar altında operasyon yapmıyor..
Tüm dünya biliyor ki..
Uzman çavuşlar, olmayan bir tehlikeye karşı, dağın yolu olmayan noktalarına sırf tatbikat amacı ile çıkmadılar..
Dağın dibindeki yollarda, mayınlarla üçer-beşer şehid olmamak için, dağın tepesine çıktılar..
Dağın eteklerindeki köylere huzur gelmesi için dağın karlı zirvesine çıktılar..
Herkes biliyor bu gerçekleri..
Solcumuz da, sağcımız da..
Dindarımız da, dinsizimiz de..
Ama soruyorlar işte:
“Neden dondular?”
Yürek yakan bir soru..
Ama cevabı ondan daha fazla yürek yakıyor..
Yüreğimiz yansa da..
Cevaplayalım..
Niçin dondular?
Çünkü, Tunceli’yi PKK’nın işgalinden korumak istiyordu askerlerimiz..
Bu uğurda şehid oldular..
Çünkü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğduğu Nazımiye’de, PKK’lı teröristlerin hakimiyetini sonlandırmak istiyordu askerlerimiz..
Onun için can verdiler..
Kılıçdaroğlu’nun hemşehrileri, PKK’ya karşı dik duramadıkları için, PKK’lılara erzak temin etmekten vazgeçmedikleri için, görev askerimize düşüyordu.. Askerlerimiz onun için hayatlarını bu topraklar uğruna feda ettiler..
Bilmiyorlarmış gibi, soruyorlar:
“Neden dondular?”
Söyleyelim o zaman, soranlara..
Kemalist geçinen Cumhuriyet gazetesinin düne kadar yazarı olan Aydın Engin, Kandil’de o terör örgütünün elebaşlarının yanında fotoğraf verip, onları meşrulaştırmak isterken, o gazetenin okurları sessiz kaldılar..
“Yazıktır bu ülkeye.. Teröristlerin propagandasını yapmayın” diyen çıkmadı..
Aynı gazetenin yazarı Asıl Aydıntaşbaş, PKK’nın yöneticisi Murat Karayılan ile fotoğraf çektirmek için sıraya girdiğinde, Gazeteciler Cemiyeti’nin bir yöneticisi çıkıp, “Bu, gazetecilik değildir. Bu, terörist propagandasıdır” demedi..
Aynı Cumhuriyet ekibinin içindeki Kadri Gürsel, dağlarda dolaşırken, tesadüfen (!) bu örgüt tarafından kaçırılıp, el üstünde tutulup, bilinci iğfal edildikten sonra, bizim içimize geri gönderilip, olayları terör örgütü penceresinden yorumladığı halde, o gazetenin yönetiminden kimse, “Bu adamın bu gazetede işi ne?”demedi..
Onun için, görev askerimize düştü..
Medyadaki destekçileri sayesinde, kar topu gibi çoğalan teröristleri etkisiz hale getirmek, askerimizin üzerine görev olarak düştü..
Onun için iki uzman çavuşumuz, hayatını kaybetti..
Mardin yolunda.. Yüksekova yolunda.. Şırnak yolunda..
Döşenen mayınlarla şehid edilen askerlerimizin haberleri geldiğinde, “Bu iş büyük şehirlere sıçrayabilir.. PKK ile masaya oturulmalı” diyen ahlaksız HDP’lilere zamanında gerekli soruşturmalar yapılamadığından, iki çavuşumuz canlarını bu ülke için verdiler..
Niçin dondular?
Şunun için dondular..
Ahlaksız, ilkesiz, satılmış bir medya dünyasına sahip olduğumuz için dondular..
Sırf AK Parti iktidardan düşsün diye..
PKK destekçisi HDP’ye oy verilmesini isteyen Emin Çölaşan’lar, Yılmaz Özdil’ler, Bekir Coşkun’lar..
Bu ülkede, pervasızca kalem oynattıkları..
PKK’yı meşrulaştırmak isteyen HDP’ye baraj geçirttikleri..
HDP’nin barajı geçmesi sebebi ile de, pes etmeyen PKK’lıları inlerinde yakalamak için, uzmanlarımız can verdiler..
“Neden dondular?”
Çünkü şehirde teröristleri yakalamak istediklerinde..
PKK’lılar, sivilleri kalkan yaptılar..
Cumhuriyet’i, Birgün’ü, hatta merkez medyadan birçoğu..
“Sur’da siviller ölüyor” diye başlık attılar..
Mühendis odaları.. Tabip odaları.. Barolar..
“Savaş istemiyoruz” diye açıklamalar yaparak, TSK’nın sivil öldürdüğü izlenimi verdikleri için..
Askerlerimiz, PKK’lıları sivillerin olmadığı mağaralarda yakalayıp, etkisiz hale getirmek için, zor şartlarda operasyona zorlandı..
Onun için dondular..
Bu ülkede, Ayşe öğretmenler çıktı.. “Çocuklar ölmesin” sözleri ile, askerleri suçlayıp, televizyon ekranlarından, tüm Türkiye’yi etki altına aldı..
O Ayşe öğretmene, açılan davaya rağmen, gerekli hesap sorulamadı..
“Çocukları öldürenler kimler? PKK’lılar mı, yoksa güvenlik güçlerimiz mi?”denilemediği için..
O uzman çavuşlarımız dondular..
TSK Afrin’de operasyona başladığında..
“Sakın ha, sakın.. Afrin’e girmeyin.. Afrin’e girilmesi, yıkım olur” diyerek, PKK’lı, PYD’li teröristleri çaktırmadan koruyanlara, gerekli dersler verilmediği için..
“TSK, Afrin’de sivilleri öldürüyor” diyerek kara propaganda yapanlara, hadleri bildirilmediği için..