Peki Ayasofya’da iki rekat namaz sen kıldın mı, generalim?
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Ali Karahasanoğlu'nun bugünkü (31.08.2022)''Peki Ayasofya’da iki rekat namaz sen kıldın mı, generalim?'' başlıklı yazısı.
Dün, Anadolu’yu işgal edenlerin yenildiği günün (30 Ağustos 1922) yıldönümü idi..
Anadolu ayaklanmış..
Düşmanı yenmiş..
Dayatılan ama yürürlüğe konulmayan Sevr’i, bir de savaş alanında yırtıp atmış..
Yunan yenilmiş..
Yunan’ı kışkırtan haçlı yenilmiş.
Başarı olarak görmeli miyiz?
Görmeliyiz..
Kimle kazanmışız bu başarıyı?
Bütün Anadolu ile..
Haydi, kavga çıkartmayalım..
Mustafa Kemal ile birlikte bu başarı elde edilmiş.
O tarihte Mustafa Kemal’in başında kalpak var..
Ya sonrasında ne var?
Hatta sadece Mustafa Kemal’in değil..
Bu toplumun da başına geçirilmek istenilen ne?
Sadece istek değil..
647 Sayılı Kanun ile mecburi tutulan ne idi?
Fötr şapka..
Fransız’ı, işgal ettiği Anadolu’dan kovmuşuz..
Ama şapkasını almış, kanunla tüm Anadolu insanının zorunlu başlığı haline getirmişiz.
Bunu kim savunabilir?
Maalesef savunanlar var..
647 Sayılı Kanun bugün dahi yürürlükte iken..
Bu kanunu çıkartan CHP ile işbirliği içinde olan, o şapkanın acısını bire bir çeken insanlarımız var..
O insanlarımıza hatırlatayım..
“Biz Cumhuriyet gazetesini okumuyoruz ki.. Siz de okumayın” diyeceklerinden eminim..
“Cumhuriyet gazetesine para verilip alınır mı? Tövbe edin” diyeceklerinden eminim..
Onlar almasınlar..
Okumasınlar..
Ama Cumhuriyet’in hedef haline getirdiği İmam hatipli Tayyip Erdoğan’ı devirmek için, Cumhuriyet ile, Cumhuriyet zihniyeti ile işbirliklerini, birlikteliklerini sürdürsünler..
Ben, nasıl bir vebal altında olduklarını göstermek için..
Kefil oldukları CHP’nin yayın organı Cumhuriyet’te dün yayınlanan, bir generalin yazısını, kısaca alıntılayayım..
Emekli tümgeneral Ahmet Yavuz ile söyleşi yapılmış.
Soruluyor kendisine:
“Büyük Taarruz başarılı olmasa ne olurdu?”
Cevap veriyor emekli general:
“Türkler için felaket olurdu. Sevr kısmi düzeltmelerle yürürlüğe konulurdu. Kadir Mısıroğlu’nun duası kabul edilmiş olurdu ama Müslümanlar İstanbul’da parya olurlardı! Belki de büyük kısmı İstanbul’un mukaddes camilerinde bugünkü gibi özgürce ibadet edebilmek yerine Ayasofya’da farklı bir ibadet yapıyor olurlardı!”
“Türkler için felaket olurdu” tespitine katılabilirim..
Sevr hakkındaki tespitine de katılabilirim..
Kadir Mısıroğlu konusundan itibaren itirazım başlıyor..
Rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun dediği, “Keşke Yunan hakimiyeti altında olsaydık” değil..
Değil Anadolu’nun Yunan’a bırakılması, Lozan’da adaların Yunan’a bırakılmasını bile “Lozan zafer mi, hezimet mi?” kitabını yazarak sorgulayan bir tarihçiye, “Yunan’ı tercih ediyordu” demek, olsa olsa akıl fukaralığı olur..