Sadece son ihanet bildirisi değil, tümü soruşturulmalı!
Akademisyen geçinen.. Ancak bilimsel çalışmalarından ziyade, siyasi açıklamaları ile tanıdığımız.. Son olarak da “Suça ortak olmak istemiyoruz” bildirisine imza atanlar...
Akademisyen geçinen.. Ancak bilimsel çalışmalarından ziyade, siyasi açıklamaları ile tanıdığımız..
Son olarak da “Suça ortak olmak istemiyoruz” bildirisine imza atanlar hakkında, soruşturmalar başlamış.
Bu soruşturmalarda hem adil bir çözüme ulaşmak için.
Hem de konjonktürel tepkilerin klasik sonucu olan “Suç kastı bulunamamıştır” şablonlu cümlelerle olayın kapanmaması için..
Bir önerim var..
Sadece son bildirinin değil..
Aynı ekibin, daha önce imza attığı tüm bildirilerin mercek altına alınması gerekir..
İmzacı isimler, üç aşağı, beş yukarı hep aynı..
Bir gün kamuoyunun önüne, “Tecride son” diye çıkıyorlar..
Nedir “Tecride son” diyerek istedikleri?
Ülkede 40 bin insanın ölümüne sebep olmuş teröristbaşının, cezaevinde kalırken, akrabaları dışında avukatları ile de görüşmesi gerektiği iddiası..
Bir sanığın, yargılaması sürerken, tabii ki avukatı ile görüşmesi gerekir.
Ama bu adam mahkum.. Devam eden başka davası da yok..
Avukat ile neyi görüşecek ki?
Amacı tahmin ediyorsunuz...
Örgüt ile ilişkiyi canlı tutmak istiyorlar..
Başka hiçbir mahkum için olmayan bu hakkı, teröristbaşına sunmaya kalkıyorlar.
Sıfatları da, kiminin “Hukukçu akademisyen..”
Kiminin “Tıp profesörü..”
•
Sonra bakıyoruz, “Açlık grevlerine destek” diyor, bir başka kampanya ile karşımıza çıkıyorlar..
“Ne istiyorlar” diye bakıyoruz..
Hiçbir mantıklı talepleri yok..
Ama bu sözde akademisyenler yine çıkıyorlar piyasaya..
“İnsanlar ölmesin” süslü sözleri ile..
İmza kampanyaları düzenliyorlar, hükümeti açlık grevlerine girenlerin taleplerini kabul etmeye çağırıyorlar..