TMMOB, TTB vs.. Sivil toplum değil, darbeci örgütler!
Güleyim bari.. “Sivil toplum örgütü” imişler. Bunlar “sivil toplum örgütü” değil, olsa olsa “darbeci toplum örgütü” olabilirler.. Mevzuatta tanımları, “kamu kurumu niteliğinde...
Güleyim bari..
“Sivil toplum örgütü” imişler.
Bunlar “sivil toplum örgütü” değil, olsa olsa “darbeci toplum örgütü” olabilirler..
Mevzuatta tanımları, “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları” olarak yapılmış ama, halkın dilinde hep, “Sivil toplum kuruluşları” diye geçer..
Kendileri de pek severler bu tanımlamayı..
Mühendisler odalarının çatısı TMMOB’u ile..
Doktorların buluştuğu Türk Tabipleri Birliği ile..
Avukatların Baroları ile..
Gezi isyanında bunların hepsini görmüştük.
Nasıl da canla başla isyancılara destek veriyorlardı..
Sayfalar dolusu açıklamalarla, halkı nasıl tahrik ediyorlar, polis araçlarının imha edilmesi, yakılması sonucuna varan kışkırtmalara nasıl imza atıyorlardı..
“110 vatandaştan haber alınamıyor” yalanları mı dersiniz.
“Hamile kadın, polis panzeri altında kaldı” mı dersiniz..
Daha ne yalanlar ne yalanlar..
Şimdi, Gezi isyanında işkembeden atılan o yalanların on katı gerçek oluyor..
Sözde sivil toplum kuruluşlarının bir etkinliğini göremiyoruz..
Gezi isyanında..
Barolar nöbetçi avukatları anında karakollara yollarken...
Gezi isyanı sırasında neler yapılması gerektiğini, maddeler halinde yayınlarlarken..
Tabipler Birliği sokaklara revirler kurdurup, doktorlar “Acildeki nöbetten çıktım. Önlüğümle eve gidiyordum. Baktım yolda göstericiler yaralanmış, acil müdahalede bulundum” mavalları ile yılın doktoru ödülü almaya hak kazanırlarken..
15 Temmuz’da ise halk, gerçekten sivil bir eyleme imza atmak üzere yollara çıkmış iken..
Kurşunlar yemiş, tankların altında vücutları parçalanmış iken..
Helikopterlerden taranmış, jetlerle bombalanmış iken..
Tarihe geçecek sivil direnişe imza atan halk için, sokaklarda ne Tabipler Birliği’ni, ne baroları görebildik..
Ne de mühendisler odasının destek açıklamalarını işitebildik..